Deplasmanda hem de çok iyi orta sahası olan, stoperleri mükemmel olan bir takıma karşı 3. dakika’da gol yerseniz ve kendi kalenize gol atıp bir de en kritik dakika da kazandığınız penaltıyı kaleciye teslim ederseniz yenilgi kaçınılmaz olur.

Çok tutuk başladığımız maç ilk 45 dakika kim ne yaptığını bilmez şekildeydi.

3.dakika da yenen golden sonra beşli defans diye bir şey kalmadığı gibi oyundaki disiplinde tamamiyle ortadan kalktı.

Çağdaş Atan, golü erken attığında takımının rahat kazanacağını çözmüştü.

GaziantepFk ileri çıktığında bir anda 4.2.3.1 oynarken, j.Figueiredo’yu beşinci adam olarak çizgide defansın kanatına çekti yer yer.

GaziantepFK beşli defansı ile rakiplerini korkuturken tam tersi oldu.

36.dakika da çektikleri sert şut papy’nin kafasından filelerimize giderken Başakşehir çok rahatlamıştı.

Başakşehir kadrosu öncelikle gaziantepFK’dan iyi, bunu kabul etmek gerekir.

Bilhassa orta sahamızın ilk yarı çok kolay geçilmesi maçı Başakşehir lehine çevirdi.

Dragus iki rakibiyle mücadele ederken yalnız kaldı.

Bu maçın ilk yarı görüntüsü,bu maçtan puan alacağını inanmamış onbir kişinin sahada olduğuydu.

60.dakika’da Jevtovic’e yapılan penaltıyı Maxim kaleciye bıraktı.

İşte bu maçın kırılma noktalarından biri oldu.

2-1 duruma gelseydi takım ayağa pas yapmaya başlamıştı.

Hemen arkasından Gradel’in bomboş kaleye attığı kafa şutu auta gitmişti ki maçın kaderi belli olmuştu.

İkinci yarı topa sahip takım gaziantepFK gözükebilir, iyi oynadık diyerek kendimizi kandırmamak gerekir.

2-0 ‘dan sonra sonucu almış bir Başakşehir topu takımınıza bırakması gayet normaldi.

Bu iyi oyun göstergesi olamazdı.

Maxim’in istanbul macerası anlaşılan o ki farkına vardığımızdan daha derin yaralar bırakmış onda.

Öncelikle kendine güven duygusu kazandırılmalı, belki bir psikolojik destek almalı.

Ona çok ihtiyacımız var.

Gradel neden onbirde olduğunu anlayamadığım bir futbolcumuz.

Fiziği zayıf üretkenliği yok.Üstelik bu futbolcumuza bir de serbest vuruş attırmaz mısınız…

Gerçekten bu bir şaka olmalı dedim izlerken.

Bugün kalecimiz önemli toplar çıkardı, oyunun tamamına baktığımızda öne çıkan hiç bir futbolcumuz yoktu.

Golcü diye takıma alınan Ajeti 81.dakika da girdiği için ve diğer maçlarda da aynı rolde olduğundan bende uyandıran his onun bu ligde çokta başarılı bir performans çizemeyeceği yönünde oldu.

Ya da tam hazır değil lige.ikisinden biri…

Son dakikalarda girmese ilk onbir de olsa Dragus kadar mücadeleci bir futbol oynayabilir mi bende soru işaretleri bıraktı…

21ekim’e kadar milli ara.

Bu kadar uzun aralar takımımız için her zaman aleyhimize olmuştur.

Her aradan sonra puan kayıpları yaşanmıştır.

Umarım bu sefer tersi olur.

Çünkü Antalyaspor maçı artık olmazsa olmazımız.

Ben hala bu hafta dökülen takımda neden Rıascos’un olmadığını artık merak etmeye başladım.

Bu futbolcuyu izledik, güçlü fiziği yırtıcı oyunuyla yedek kulübe de dahi olmayacak bir futbolcu değil.

Sumudica bunu nasıl algılayamadı hayret.

İleri gittiğimiz dakikalarda Oğulcan’dan neden yararlanmadı acaba ?

Başakşehir’in Kayserispor deplasman maçını izledikten sonra topa sahip olmamız gerektiğini yazmıştım.

Evet Samsun maçına göre fazla topa sahip olduk ancak bunu rakip isteyip bizi serbest bıraktığı için yapabildik.

2-0’dan sonra, penaltı da kaçınca atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti.

Milli arada çok iyi çalışmalı bu takım.

Erken gol yediğinde çözülüyor.

Daha motiveli ve güvenli maçlara çıkmak gerekir.

Hakem Sarper Barış Saka çok iyi maç yönetti.

Onu da tebrik etmek gerekir.

Ancak sahada ki tüm futbolcularımıza yine de teşekkür etmek isterim

Onlar takımlarını ve bu kenti bırakıp J.Figueiredo gibi kaçmadılar.

Yenildiler ancak karekterli futbolcular olduklarını gösterdiler.

Çabuk toparlanırlar, bundan kent olarak eminiz.

Bir maç kaybetmek yenilmek demek değildir, güvenimizi kaybedersek yenilmiş oluruz.