İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sani(k.s.) buyurdular:

“Bil ki, kendisine nimet verilen kimsenin nimeti veren Allah’a şükretmesi aklen ve şeran vaciptir. Verilen nimetin büyüklüğüne göre şükredilmesinin vacip olduğu da malumdur. O halde nimet ne kadar çok olursa nimete şükrün vacipliği, lüzumu da o kadar ziyade olur. Binaenaleyh zenginlerin zenginliklerine göre fakirlerden kat kat fazla şükretmeleri icap eder. İşte bunun için, Hadis-i şerifte “Bu ümmetin fakirleri zenginlerden beş yüz sene evvel cennete girerler.” buyuruldu. (S. Tirmizi)

Nimetleri veren Allahü Teala’ya şükür:

Evvela itikad(a dair bilgiler)i, Fırka-i Naciye olan Ehl-i Sünnet vel-cemaat inancına uygun olarak düzeltmek, 

İkinci olarak Ehl-i Sünnet’in müctehidlerinin beyanına, görüşlerine uygun olarak amel etmek, 

Üçüncü olarak da bu fırka-i naciyeden olan Ehl-i Sünnet vel-cemaat mezhebine bağlı tasavvuf erbabının yolundan gitmek ile olur…

O halde sizin, Efendimiz, Mevlamız, günahlarımızın şefaatçisi, kalplerin tabibi Resulullah Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallahü aleyhi ve ala alihi ve selleme ve onun hidayet ve doğru yol üzere olan halifelerine (Rıdvanullahi Teala aleyhim ecmain) tabi olmanız icap eder. (Mektubat-ı İmam-ı Rabbani, c.1/ m. 71) 

BEYİT

Gerçi tammü nakısı kamil bilür

Kamil olan, cümleyi kamil bilür

Süleyman Çelebi

(Kimin kamil insan, kimin noksan olduğunu kendisi kamil olanlar bilir. Kamil olanlar herkesi kamil görürler.)