Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, bu yılın şimdiye kadar geçen günlerinde çok sayıda sıcaklık rekorunun kırıldığını belirterek, 2025’in aşırı sıcak yıllar arasında yer alacağını söyledi.
Avrupa Birliği'ne bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi verilerine göre, Kasım 2025 ortalama sıcaklığı 14,02 derece olarak ölçüldü. Bu değer, 1991–2020 ortalamasının 0,65 derece, 1850–1900 sanayi öncesi ortalamasının ise 1,54 derece üzerinde gerçekleşti. Böylece Kasım 2025, tarihteki en sıcak üçüncü kasım oldu.
Copernicus verileri ayrıca, 2025 yılının 1,5 derece sınırını aşan altıncı ayını geride bıraktığını gösteriyor. Ocak–Kasım dönemindeki küresel ortalama sıcaklık anomalisi, modern dönem ortalamasının 0,60 derece, sanayi öncesi dönemin ise 1,48 derece üzerine çıktı. Buna rağmen Copernicus, 2025’in sanayi öncesine göre tam yıllık ortalamada 1,5 derece sınırını aşmayacağını ancak 2023–2025 ortalamasının 1,5 dereceyi geçmesinin beklendiğini duyurdu.
Avrupa’da sonbahar rekoru
2025 sonbaharı, küresel ölçekte kayıtlardaki en sıcak üçüncü sonbahar oldu. Avrupa ise 1991–2020 ortalamasının 1,06 derece üzerinde seyreden sıcaklıklarla tarihin en sıcak dördüncü sonbaharını yaşadı. Doğu Avrupa, Balkanlar, Rusya ve Türkiye’nin büyük bölümünde mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklar etkili oldu.
Türkiye’de sıcak ve kurak sonbahar
Kasım 2025’te Birleşik Krallık, İrlanda, Portekiz, İspanya ve Balkanlar’ın bir kısmında ortalamanın üzerinde yağış görülürken; Türkiye, Ukrayna ve güneybatı Rusya’da belirgin kuraklık etkili oldu. İzlanda, güney İspanya, kuzey İtalya ve Orta Almanya’da da kuraklık kaydedildi.
Prof. Dr. Kurnaz, Türkiye’de sıcaklıkların yanı sıra kuraklık riskinin de arttığını belirterek, yılın bu döneminde çok daha düşük sıcaklıkların görülmesi gerektiğini söyledi. Kurnaz, “Bu yılın bugüne kadarki 42 gününde tarihlerinin en yüksek sıcaklıkları kaydedildi. Bu yıl ya ikinci ya da üçüncü en sıcak yıl olacak. Fakat bu, daha serin olduğumuz anlamına gelmiyor; sadece en sıcak yıldan biraz daha az sıcak olduğumuz anlamına geliyor.” dedi.
“Asıl problem kuraklık”
Türkiye’nin son günlerde bazı bölgelerinde yağışlar etkili olsa da İstanbul gibi büyük şehirlerde barajları dolduracak seviyede yağış alınmadığına dikkat çeken Kurnaz, esas tehlikenin kuraklık olduğunu vurguladı.
Kurnaz, meyve ağaçlarının soğuklama ihtiyacına değinerek şunları söyledi:
“Şehirde yaşayanlar için havanın ısınması avantaj gibi görünebilir. Ancak kiraz, kayısı, zeytin gibi birçok meyve türünün gelişebilmesi için belirli bir soğuklama süresine ihtiyacı var. Bu ihtiyaç birçok bölgede karşılanamıyor. Normalde bu dönemde çok daha soğuk bir havanın olması gerekirdi.”
La Niña etkisi dünyayı nispeten serinletiyor
Dünya Meteoroloji Örgütü'ne göre La Niña koşullarının zayıflama ihtimali önümüzdeki üç ay için yüzde 55 olarak öngörülüyor. Aralık 2025 – Şubat 2026 döneminde La Niña etkisinin sürmesi beklenirken, 2026’nın ilk aylarında nötr koşullara geçiş olasılığı yüzde 65’ten yüzde 75’e yükseliyor.
Prof. Dr. Kurnaz, “La Niña nispeten dünyayı serin tutar. Bir de El Niño olsaydı neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum.” ifadelerini kullandı.





