Antep Savunması’nın hafızalara kazınan en sarsıcı olaylarından biri, henüz 14 yaşındaki Mehmet Kamil’in şehadetiyle yaşandı. Tarihe “Şehit Kamil” olarak geçen bu acı olay, bir şehrin kaderini değiştiren direnişin de kıvılcımı oldu.
Panorama 25 Aralık Müzesi uzman tarihçilerinden Ahmet Kıratlı’nın aktardığı bilgilere göre, Mehmet Kamil annesi Hatice Hanım ile birlikte tarladan evlerine döndüğü sırada, yolları üç Fransız askeri tarafından kesildi. Askerlerin Hatice Hanım’ı taciz etmeye kalkışması üzerine, yaşı küçük ama yüreği büyük Mehmet Kamil annesinin önüne geçti.
Taşlarla Askerlere Karşı Koydu
Çevrede silah yoktu, imkân yoktu… Ancak bir evladın annesini koruma içgüdüsü vardı. Mehmet Kamil, yerden aldığı taşlarla askerlere karşı koymaya çalıştı. Bu onurlu duruş, Fransız askerlerinin acımasızlığıyla karşılık buldu. Küçük bedenine saplanan süngüyle, Mehmet Kamil olay yerinde şehit edildi.
Şehit Kamil’in kanlar içindeki bedeni kısa sürede Antep sokaklarında yankı uyandırdı. O güne kadar işgale sessiz kalan halk, bu vahşet karşısında susmadı. Evlerden, dükkânlardan, sokaklardan insanlar aktı; öfke ve hüzün bir araya geldi. Bu olay, Antep’te işgale karşı halk direnişinin fiilen başlamasına neden oldu.
Milletim Bunun İntikamını Alacaktır
Olayların büyümesi üzerine Fransız komutan, Mehmet Kamil’in babası Ökkeş Efendi’ye “kan parası” teklif etti. Ancak aldığı cevap, Antep halkının duruşunu özetler nitelikteydi. Ökkeş Efendi, teklifi reddederek şu sözleri söyledi:
“Vatanımıza ve namusumuza el uzattınız. Oğlum din ve millet yolunda şehit oldu. Milletim bunun intikamını alacaktır.”
Bu sözler kulaktan kulağa yayıldı, direnişin dili oldu.
Şehit Kamil’in cenazesi, o güne kadar Antep’te görülmemiş bir kalabalıkla kaldırıldı. Kadın, erkek, yaşlı, genç binlerce Antepli, yalnızca bir çocuğu değil; onurunu, namusunu ve hürriyetini toprağa verdiğinin bilinciyle yürüdü.
Bugün Şehit Kamil, yalnızca 14 yaşında şehit düşmüş bir çocuk değil; Antep Savunması’nın vicdanı, halk direnişinin simgesi olarak tarihteki yerini koruyor. Onun şehadeti, bir şehrin esareti reddedişinin ve topyekûn direnişe geçişinin dönüm noktası olarak hafızalarda yaşamaya devam ediyor.
