Selahaddin Eyyubi'nin eşleri ve çocukları hakkında meraklar bulunuyor. Selahaddin Eyyubi, Eyyûbîler Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdarıdır. 1187'de Kutsal Topraklar'ı Haçlılardan geri almak için büyük bir ordu kurdu ve komutasındaki birliklerle birlikte 4 Temmuz 1187'de gerçekleşen Hıttin Muharebesi'nde Kudüs Kralı Lüzinyanlı Guy'ın ordusunu büyük ölçüde yok etti. TRT 1'de yayınlanan "Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi" dizisiyle yaşamı ve hükümdarlığı gündeme geldi. Selahaddin Eyyubi, 2 Ekim 1187'de Kudüs'ü Haçlı kuvvetlerinden alarak bölgedeki 88 yıllık Hristiyan egemenliğine son verdi ve şehri İslam dünyasına geri kazandırdı. Avrupalı Hristiyanlar, bu yenilgiden sonra Kudüs'ü yeniden ele geçirmek amacıyla Üçüncü Haçlı Seferi'ni başlattılar. Selahaddin Eyyubi, Üçüncü Haçlı Seferi sırasında Haçlı devletlerine karşı Müslüman askeri operasyonlarına liderlik etti. 7 Eylül 1191'de gerçekleşen Arsuf Muharebesi'nde İngiliz Kralı I. Richard'a yenilmesine rağmen, onunla yaptığı Ramla Antlaşması ile Kudüs'ün kontrolünü muhafaza etti. İşte Selahaddin Eyyubi'nin annesi, babası, çocukları ve kardeşlerinin isimleri...

Selahaddin Eyyubi'nin eşi

İsmet Hatun

Selahaddin Eyyubi'nin çocukları

Aziz Osman Bin Selahaddin

Efdal Bin Selahaddin

MeliK Zahir Gazi

Al-Mu'azzam Turanshah ibn Salah al-Din

Da'ud ibn Şalah al-Din

Ağar Şerefeddin Ebu Yusuf Yakub

Mas'ud ibn Şalah al-Din

İshaq ibn Şalah al- Din

Al- afdal 'Ali

Tam adı

El-Melik el-Nasır Ebu'l Muẓaffer Selâhāddin Yūsūf bin Necmeddin Eyyub bin Şâdi bin Mervan

Selahaddin Eyyubi'nin Soyu ve ailesi

Müziğin Nabzı Gaziantep’te Attı Müziğin Nabzı Gaziantep’te Attı

Selahaddin Eyyubi'nin ailesi, Hezbaniyye Kürtlerinin Revvâdîler kolundan gelir. Revvâdîler soyunun kökeni ise aslen Arap olan Yemenli Ezd kabilesine dayandığı düşünülür. Revvâdîler aşireti, Abbâsî Halifeliği tarafından 758'de Basra'dan alınarak Azerbaycan'a yerleştirilmiştir. Bu kabileyi temsil eden Revvad bin Müsenna el-Ezdî, güvenliği sağlama amacıyla Azerbaycan valisi Yezid bin Hatim tarafından Tebriz civarına görevlendirilmiştir. Daha sonra, onun soyundan gelen torunları, 8. ve 9. yüzyıllarda Abbâsîlerin Tebriz valisi olarak görev yapmışlardır.

Revvâdîler, 10. yüzyılın başından itibaren Azerbaycan'da egemen olan Kürt varlığıyla, özellikle de Hezbaniler aşiretiyle etkileşime girerek Kürtleşmiş ve bu dönemden itibaren Kürt olarak bilinmişlerdir. Ahmed için "Ahmedil" ve Muhammed için "Memlân" gibi isimleri kullanmaya başlamışlardır.

Ailesi

Selahaddin, 1137 veya 1138 yılında Tikrit'te, tanınmış bir Kürt ailesinde doğdu. Babası Necmeddin Eyyûb, o dönemde Kürt hanedanı olan Şeddâdîler'in hüküm sürdüğü Divin'de, tamamen Kürtlerden oluşan "Ecdenakan" adlı bir köyde doğdu. Babası Şâdi bin Mervan, "el–Kürdî" lakabını taşıyordu. Şâdi'nin babasının adı genellikle "Mervan" olarak bilinir, ancak onun hakkında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Selahaddin'in doğduğu gece, Necmeddin Eyyub ailesiyle birlikte Halep'e göç etti. Orada, Kuzey Suriye'nin Türk valisi İmâdüddin Zengî'nin hizmetine girdi.

Selahaddin'in doğumunun bir çizimi. Babası Necmeddin Eyyub, onu taşırken gösterilmiştir.

Selahaddin'in dedesi Şâdi, Bağdat valisi Bihruz'un yakın arkadaşıydı. Bihruz, nüfuzunu kullanarak Şâdi'nin oğlu Necmeddin Eyyub'un Tikrit'in kumandanlığına atanmasını sağladı. Böylece Büyük Selçuklu hükümdarı Muhammed Tapar, Şâdi'yi ailesiyle birlikte Tikrit civarına yerleştirdi.

1131'de Şam ve Halep valisi İmâdüddin Zengî'nin ordusu, Karaca El–Saki tarafından yenilgiye uğratıldı ve Zengî, Tikrit'e sığındı. Selahaddin'in babası Necmeddin Eyyub ve amcası Esâdüddîn Şirkuh, İmâdüddin Zengî'ye destek verdi ve bu olaydan sonra aralarında sıkı bir dostluk kuruldu. Bu durum, Eyyûbî ailesinin Bağdat valisi Bihruz ile ilişkilerini bozdu ve Eyyubiler, Musul ve Halep atabeyliği olan Zengîlere yaklaştı. Şirkuh'un bir Selçuklu yüksek memurunu öldürmesi sonrasında, iki kardeş İmâdüddin Zengî'ye sığındı ve 1138'de görevinden alınan Necmeddin Eyyub ve ailesi, İmâdüddin'in hizmetine girdi.

Selahaddin'in kardeşlerinin isimleri Tâcülmülk Börü, Seyfülislam Tuğtekin, Âdıl Seyfeddîn Ebû Bekir ve Şemsûddevle Turanşah'tır. O dönemde isimlerin önüne lakap almak İslamî bir geleneğiydi. Bu nedenle Turanşah'ın lakabı Şemsûddevle (Devlet Güneşi), Tuğtekin'in lakabı Seyfülislam (İslam'ın Kılıcı), Börü'nün lakabı ise Tâcülmülk (Ülkelerin Tacı)'tır.