Mostar, tarih boyunca farklı kültürlerin ve medeniyetlerin etkisi altında kalmış bir şehir olmasıyla da dikkat çeker. Burada Osmanlı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Yugoslav dönemlerine ait izler bir arada bulunur. Şehrin dokusunda bu çeşitlilik hissedilmektedir. Sokaklarında dolaşırken, Osmanlı dönemine ait taş yapılarla karşılaşırken bir yandan da Avrupa'nın etkisini görmek mümkündür. Bu karışım, Mostar'ı benzersiz kılan unsurlardan biridir.

MOSTAR KÖPRÜSÜ'NÜN TARİHİ

Mostar'ın en ikonik simgesi, Neretva Nehri üzerinde yükselen ve Osmanlı döneminin muhteşem bir eseri olan Stari Most (Eski Köprü)'dur. Bu muhteşem köprü, 16. yüzyılda inşa edilmiş ve zaman içinde bir sembol haline gelmiştir. Mostar Köprüsü olarak da bilinen bu köprü, mimari zarafeti ve etkileyici görüntüsüyle ziyaretçilerini büyülerken, köprü üzerinden yapılan geleneksel atlama gösterileri de dikkat çekmektedir.

Mostar aynı zamanda, Bosna Savaşı sırasında yaşanan acı olaylarla da anılan bir şehirdir. 1992'de Bosnalı Sırpların ilk saldırısının ardından, Mostar Köprüsü 9 Kasım 1993'te Hırvat tanklarının saldırılarına maruz kaldı. Bu saldırılar sonucunda köprü tamamen yıkıldı ve dev taşları Neretva Nehri'nin sularına gömüldü. Yüzyıllardır ayakta kalan Mostar Köprüsü, Bosna'da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolü olarak kabul edilirken, aynı zamanda şehrin Müslüman ve Hırvat kesimlerini birbirine bağlayan önemli bir simgeydi. Köprünün yıkılması, Mostar'ın çok uluslu mirasının inkar edilmesi anlamına geliyordu.

Mostar'da yaşanan savaş döneminde, şehirdeki bölünmeyi ve çatışmayı sembolize eden acı bir iz olarak, sniper kuleleri önemli bir yer tutmuştur. Bu kuleler, yüksek noktalara inşa edilmiş ve keskin nişancılar tarafından kontrol edilmiştir. Bu keskin nişancılar, karşı taraftan gelenlere hatta sivil halka karşı saldırılar düzenlemiş ve şehrin genelinde korku yaymıştır.

Mostar'da bulunan sniper kuleleri, savaş sonrası dönemde şehrin simgelerinden biri olarak kalmış ve hatıralarını korumuştur. Bugün bazıları hala ayakta durmakta ve şehrin tarihi dokusuna tanıklık etmektedir. Bu kuleler, savaşın acı hatıralarını canlı tutarken, aynı zamanda şehrin barış ve yeniden yapılanma sürecinde de önemli bir rol oynamaktadır.

Savaş sonrasında, yıkılan köprünün yerine geçici bir demir köprü inşa edildi. Diğer köprülerin tahrip edilmesiyle nehrin iki yakasını birleştiren tek yapı haline gelen bu köprü, Mostar ve çevresindeki topluluğun yeniden birleşme çabalarını simgeliyordu.

Gaziantep Mutfak Kültürü KORUNMALI Gaziantep Mutfak Kültürü KORUNMALI

MOSTAR KÖPRÜSÜ VARLIĞINI SÜRDÜRÜYOR MU?

1997 yılında, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından başlatılan ve UNESCO ile Dünya Bankası'nın desteklediği çalışmalarla, Mostar Köprüsü'nün eski ihtişamına uygun olarak yeniden inşa edilme süreci başladı. Bu süreçte, Yapı Merkezi ve ER-BU gibi Türk şirketleri köprünün temel, beden duvarları ve zemin güçlendirilmesi ile taş kemer inşaatını üstlendi. Macar ordusundan dalgıçlar, orijinal taşları Nehir yatağından bulduktan sonra köprünün yeniden inşası için kullanılmak üzere vinçlerle çıkardılar. Bombardıman ve suyun etkisiyle zarar görmüş olan taşlar yerine, köprünün yapımında kullanılmak üzere, orijinal taşların çıkarıldığı taş ocağı tekrar açıldı. Şirket, köprünün orijinal modeline sadık kalarak temellerini sağlamlaştırdı. Köprünün kemerindeki çalışmalar Haziran 2002'de başladı ve Ağustos 2003'te kilit taşı yerine konuldu.

İnşaat tamamlandıktan sonra, Mostar Köprüsü 23 Temmuz 2004 tarihinde, birçok devlet temsilcisinin katıldığı bir törenle, Galler prensi Charles tarafından açıldı. Açılış töreni, birçok televizyon ekibi tarafından canlı olarak yayınlandı. Mostar Köprüsü, eski Mostar şehriyle birlikte 2005 yılında Dünya Mirası listesine eklendi. Bu, köprünün ve şehrin tarihi ve kültürel önemine atfedilen bir onurdur.

BALKAN LEZZETLERİNİN BAŞKENTİ: MOSTAR

Mostar'ın tarihi atmosferiyle birlikte, şehirdeki lezzetli yemekler ve canlı pazarlar da ziyaretçileri cezbetmektedir. Burada tadabileceğiniz geleneksel Bosna yemekleri, tatlıları damaklarınızda unutulmaz bir iz bırakacaktır. Özellikle, Ćevapi (Küçük köfte), Begova Čorba (Beyin Çorbası), Ražnjići (Et şiş), Burek (İnce yufka böreği) tadılması gereken lezzetler olarak bilinmektedir. Ayrıca, Mostar'ın renkli pazarları, el işi ürünler ve yerel hediyelik eşyalarıyla doludur.

Bugün, çokuluslu bir yönetim altında bulunan Mostar'da, savaş döneminde başlayan bölünmeler hala varlığını sürdürmektedir. Şehir, Hırvatlarının nehrin batı yakasında, Müslümanlarının ise doğu yakasında yaşadığı keskin bir etnik bölünmeyle karakterize edilmektedir. Savaş sırasında şehirden ayrılan Sırplar ise geri dönmemiştir, bu da şehirdeki etnik çeşitliliğin azalmasına ve toplumun bölünmüşlüğünün derinleşmesine neden olmuştur. Bu bölünmeler, Mostar'ın yeniden birleşme ve barış sürecinde karşılaştığı en önemli zorluklardan biri olarak devam etmektedir.