Gaziantep Mutfak Kültürü KORUNMALI Gaziantep Mutfak Kültürü KORUNMALI

Askalan önemi nedir?

Askalan ve Gazze, tarih boyunca "iki gelin" olarak adlandırılmıştır. Hz. Ömer'in yazdığı mektup üzerine Muvaiye'nin bu şehri fethettiği bilinmektedir. Askalan, Müslümanların Filistin'deki en son fethettikleri şehirlerden biridir. Bu önemli tarihî şehirler, bölgenin zengin kültürel ve stratejik mirasını temsil etmektedir.

TDV İslam Ansiklopedisi'nde Askalan ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır:

Askalân, tarihte Yafa'nın 60 km güneybatısında bulunuyordu ve Tevrat'ta Aşkelon adıyla anılıyordu. Tarih boyunca Helenistik, Roma ve Hıristiyanlık dönemlerinde dini ve ticari açıdan önemli bir şehirdi. Müslümanlar tarafından en son fethedilen Filistin şehirlerinden biri olan Askalân, "Suriye'nin gelini" olarak da bilinir. Hz. Peygamber, Gazze ile birlikte Askalân'ı "iki gelinden biri" olarak nitelendirir. Hz. Ömer'in Suriye Valisi Muâviye'ye yazdığı mektupta Filistin'in geri kalan bölgelerinin fethini emretmesi üzerine Muâviye, 19 (640) yılında Askalân'ı fetheder ve askeri birlikler yerleştirir. Bazı rivayetlere göre ise Amr b. Âs, daha önce bu şehri fethetmiştir ancak Rumlar'ın yardımıyla yapılan antlaşmanın ihlal edilmesi üzerine Muâviye tarafından tekrar fethedilmiştir. Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemlerinde Askalân, bazı kişilere iktâ edilmiştir. Ancak Rumlar, Abdullah b. Zübeyr zamanında şehri yıkmış ve halkını oradan çıkarmıştır. Abdülmelik b. Mervân halife olduktan sonra şehri yeniden inşa etmiş ve birçok insanı buraya yerleştirerek toprak iktâ etmiştir. Abbâsî Halifesi Mehdî'nin 772 yılında burada bir cami ve minare yaptırdığı bilinmektedir.

Askalân, Suriye ile Mısır arasında önemli bir geçit görevi gören büyük bir ticaret merkeziydi. Mısır'a deniz yoluyla veya Gazze sahilinden kolayca erişilebilir olması, bu ülke ile ticari ilişkilerin daha da gelişmesine yol açmıştır. Bu nedenle Askalân, bölgedeki ticaretin canlı olduğu ve önemli bir ekonomik merkez haline geldiği bir konumda bulunuyordu.

Askalân'ın Fâtımîler'in hâkimiyetine geçmesiyle birlikte, şehir ayrı bir önem kazandı ve burada bir darphâne ile bir tersane kuruldu. Diğer sahil şehirlerinin Selçuklular'ın kontrolüne geçmesine rağmen Askalân, Fâtımîler'e bağlı kaldı. Haçlı ordusunun 1099'da Kudüs'ü işgal etmesiyle, Fâtımî kuvvetleri Askalân'a çekildi. Ancak, içindeki çekişmeler nedeniyle Haçlılar'ın şehri ele geçireceği düşünüldü. Bu çekişmeler, şehrin Müslümanlar tarafından korunmasını sağladı. Askalân, Haçlılar ve Mısırlı Müslümanlar arasındaki bir sınır şehri ve Haçlılara karşı düzenlenen akınların askeri merkezi haline geldi. 1153'te Kudüs Kralı III. Baudouin, yedi aylık bir kuşatmanın ardından karadan ve denizden yaptığı saldırılarla Askalân'ı ele geçirdi. Selahaddin Eyyubi, 1187'de Hittîn Muharebesi'nden sonra diğer Filistin kaleleri gibi Askalân'ı geri aldı. Ancak, 1191'de Arsûf Muharebesi'ndeki yenilgisi üzerine, İngiltere Kralı Richard'ın eline geçmemesi için Askalân'ın tahrip edilmesi emredildi. Şehir, Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar arasında paylaşıldı. 1247'de Askalân yeniden Müslümanların kontrolüne geçti. Ancak, Memlük Sultanı I. Baybars, 1270'te Haçlıların tekrar işgal etme ihtimaline karşı şehrin bina ve surlarını tamamen yıktırdı ve şehir harabe haline geldi. günümüzde bu bölgede Tel Aşkelon adıyla yeni bir yerleşim merkezi kurulmuştur.

Eski ve orta çağlarda, Askalân, çınar ve ceviz ağaçlarıyla, zeytinlikleriyle ve kınasıyla tanınıyordu. Ayrıca, adını buradan alan bir tür sarımsak olan "ascalonia cepa" da burada yetişiyordu. Aynı adı taşıyan bir köy de Belh'te bulunmaktadır.