Gaziantep’te turizm sektörü yüksek fiyat algısı nedeniyle zor günler yaşıyor. TÜRSAB GAP Bölge Temsil Kurulu Başkanı İbrahim Halil Kılınç ile Bistur Turizm Seyahat İşletmecisi Erkan Özsavaş, şehirde otel ve yeme-içme fiyatlarının çevre illere kıyasla daha yüksek olması nedeniyle turistlerin konaklamadan kaçındığını ve Gaziantep’in bir geçiş noktası haline geldiğini belirtti. Kılınç, “Gaziantep'e gelen turistlerin büyük bir bölümü şehri artık bir geçiş noktası olarak kullanmaya başladı.” derken Özsavaş, ise “Gaziantep’in uçak ulaşımındaki avantajına rağmen konaklama ve yeme-içme fiyatlarının yüksekliği nedeniyle turistler şehirde uzun süre kalmıyor. Doluluk yüzde 35’e Kadar düştü.” dedi.  

Gaziantep Geçiş Noktası Görülüyor 

TÜRSAB GAP Bölge Temsil Kurulu Başkanı İbrahim Halil Kılınç, şehirde otel fiyatlarının çevre illere göre yüksek kaldığını belirterek, “Gaziantep'e gelen turistlerin büyük bir bölümü, şehri artık bir geçiş noktası olarak kullanmaya başladı. Bunun en temel sebebi ise fiyat pahalılığı. Buradaki pahalılıktan kasıt, otel fiyatlarının diğer illere göre daha yüksek olması. Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır gibi şehirlerdeki konaklama ücretleri Gaziantep’e kıyasla daha uygun. Bu durum da tur maliyetlerini düşürdüğü için, turistlerin konaklama tercihi bu illere kaymaya başladı.” şeklinde konuştu.  

Doluluk Yüzde 35’lere Geriledi

Halil Özkılınç

Kılınç, “Gaziantep’e gelen ziyaretçiler genellikle müzeleri ve tarihi yerleri gezdikten sonra başka illere geçiyor. Tur programları da genellikle Şanlıurfa'dan başlatılıp Birecik, Mardin ve çevresine kaydırılıyor. Bu nedenle Gaziantep’teki otel doluluk oranları ciddi şekilde düştü. Şu anda doluluk oranı %40’lara, hatta bazı zamanlarda %35’lere kadar gerilemiş durumda. Öte yandan Şanlıurfa'da doluluk oranı %70’lere yükselmişken, Mardin’de %90’lara kadar çıkmış durumda. Diyarbakır ise %60 seviyelerinde. Gaziantep’te ise bayrama kadar kısa süreli bir yoğunluk yaşanması bekleniyor. Ancak bayram sonrası doluluk oranlarının tekrar %35’ler seviyesine düşeceği öngörülüyor, eğer mevcut fiyat politikasıyla devam edilirse.” diye konuştu.

Hizmet kalitesine rağmen fiyatların yüksekliğinin birçok şehirde olumsuz algı oluşturduğunu ve bu algının uzun vadede şehri turların dışına ittiğini söyleyen Kılınç, “İşletmelere doğrudan bir eleştiri de yapılamıyor; kendi maliyet hesaplarını yaparak bu fiyatları belirliyorlar. Fakat aynı hizmetin Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa ve hatta Gaziantep’in hemen yanındaki Birecik’te çok daha uygun fiyata sunulabiliyor olması, ciddi bir aksaklık olduğunu gösteriyor. Bu durumun düzeltilmesi için acil bir çalışma yapılması şart. Örneğin, porsiyonlar büyükse küçültülmeli, otel fiyatları tekrar gözden geçirilip maliyetlere göre revize edilmeli.” ifadelerine yer verdi.

Bu Algının Düzeltilmesi İse En Az 4-5 Yıl Sürer

Kılınç, “Gaziantep'te fiyatların yüksek olduğu yönündeki algı, yalnızca şehir içindeki turizm acentelerinden değil, diğer illerdeki seyahat acentelerinden de duyuluyor. Bu olumsuz imajın pek çok şehre yayıldığı ifade ediliyor. Gaziantep, bu olumsuz algı nedeniyle turların programlarına dahil edilmiyor ve es geçiliyor. Bu algının düzeltilmesi ise en az 4-5 yıl sürecektir. Örnek vermek gerekirse; Gaziantep’te bir kahvaltı için 700-800 TL ödenirken, Mardin ya da Diyarbakır’da bu fiyat 250-300 TL civarında kalıyor. Bu da şehirdeki fiyat politikasının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.” şeklinde konuştu.   

Erkan Özsavaş 1

Bistur Turizm Seyahat İşletmecisi Erkan Özsavaş, ise Gaziantep’in uçak ulaşımındaki avantajına rağmen konaklama ve yeme-içme fiyatlarının yüksekliği nedeniyle turistlerin şehirde uzun süre kalmadığını belirterek “Gaziantep uçak fazlalığından dolayı bir geliş noktası haline geliyor. Bu bölgeye, alternatif uçak seçeneklerinin çok olması nedeniyle daha fazla sefer düzenleniyor. Fakat otel ve yeme-içme fiyatlarının biraz yüksek olması—abartılı değil ama yine de yüksek olması—özellikle de yeme-içme fiyatlarının fazlalığı, konaklamayı olumsuz etkiliyor. Otel fiyatları o kadar yüksek diyemem ama Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile kıyaslandığında biraz daha yüksek kalıyor.” ifadelerine yer verdi.

Gaziray, Günlük 60 Bin Yolcu Taşıyor Gaziray, Günlük 60 Bin Yolcu Taşıyor

Fiyatlar Enflasyonla Değil, Kâr Marjıyla Artıyor

Özsavaş, “Ne kadar tanıtım ve pazarlama çalışmaları yapılsa da, Gaziantep insanların gözünde pahalı bir şehir olarak kalmış durumda. Bu algı, gerek basın aracılığıyla gerekse kendini "influencer" olarak tanıtan bazı kişiler yüzünden oluşmuş olabilir. Bu kişilerin bölgeyi tanıttığını düşündüğümüz halde, bazen olumsuz yansımaları da olabiliyor. Bu durumu normal kabul etmiyorum. Enflasyon kaynaklı artışların olduğunu düşünüyorum fakat esnafımız, diğer bölgelere kıyasla biraz daha yüksek kâr marjlarıyla çalışıyor gibi. Mesela ete 10-20 TL zam geldiğinde, bu kebaba doğrudan aynı oranda yansıyor. Bunun bir kontrol mekanizması olması gerektiğini düşünüyorum. Kim ilgilenir bilemem; büyükşehir, dernekler ya da otelciler birliği olabilir.” diye konuştu. 

Urfa ile Gaziantep’i Kıyaslamak Doğru Değil

“Döviz kuru üzerinden hesap yaptığınızda fiyatlar biraz daha anlaşılır hale geliyor. Sigorta, elektrik, temizlik ve çalışan maaşları gibi giderlerin arttığını düşündüğünüzde, işletmeler açısından haklılık payı da var. Yine de, Gaziantep’teki otelleri Urfa’daki otellerle karşılaştırmak elma ile armudu kıyaslamak gibi. Urfa’daki görsel cazibe merkezlerinin fazlalığı, Göbeklitepe ve Karahantepe’nin cazibesi gibi nedenlerle turistler Urfa’yı daha çok tercih edebiliyor. Balıklıgöl, Eyüp Peygamber Makamı gibi yerler genel turist ilgisi dışında çok cazip değil. Ama sıra gecesi gibi etkinlikler de konaklamayı cazip kılıyor.”

Gaziantep’i Anlatamıyoruz

Gaziantep’in iyi bir şekilde tanıtamıyoruz diyen Özsavaş, “Ben şahsen yıllardır bu işi yapıyorum ve rotamı genellikle Diyarbakır’dan başlatır, Mardin’e geçer, Urfa’ya getirir, Gaziantep’te ise en az üç gece konaklatırdım. Fakat şu anda birçok tur firması uçuş destinasyonlarına göre program yapıyor. Gaziantep’e çok sayıda uçuş olduğu için Antalya, İzmir, Ankara, İstanbul gibi şehirlerden uçuşlar Gaziantep’e yöneliyor. Buraya gelen turistler hızlıca Zeugma Müzesi, Bakırcılar Çarşısı, Kale çevresi gibi yerleri gezip ayrılıyor. Yani ya biz Gaziantep’i iyi anlatamıyoruz ya da eksiklik bizde.” dedi.

Bakırcılar Çarşısı 2024

Gaziantep Müzeler Şehri Olabilir

Gaziantep’in müzeler şehri olduğunu söyleyen Özsavaş, “Gaziantep’e kaç gün ayrılmalı diye soranlara en az 2-3 gün ayırmaları gerektiğini söylüyorum. Çünkü burası bir müzeler şehri. Belediyeler de bu alana ciddi yatırım yapıyor. Etnoğrafya, yakın tarih ve özel temalı müzeler gibi birçok alternatif var. Fatma Başkan’ın yaptığı yeni müze projeleri gündeme gelirse şehre değer katar. Zeytinyağı ile anılan şehir imajının dışında, Mithras Tapınağı, Dülük Antik Kenti, kaya mezarları gibi tarihi alanlar var. Bunlar ormanlık alanda, park içine alınabilir ve tanıtımı yapılabilir. İnanç turizmi potansiyeli büyük ama yöneticiler inanç turizmini sadece İslamiyet üzerinden algılıyor. Oysa bu bölge, Hristiyan, Ermeni, Yahudi gibi birçok inancın tarih boyunca yaşadığı bir yer. Bu yönüyle bölge, dinlerin doğuşunu barındıran en eski yerleşim yerlerinden biri.” ifadelerine yer verdi.

Gastronomiyle Anılmak Yeterli Değil

Özsavaş, “Gaziantep’in gastronomiyle anılması güzel ama sadece kebap, baklava, lahmacun kenti olarak kalmamalı. Burası bir kültür kenti. Ancak zamanla bu imaj zayıfladı. Türkiye’nin en pahalı kebabı, lahmacunu ve baklavası burada yeniyor. Bu konuyu Büyükşehir Belediyesi’ne taşıdık. TÜRSAB’ın yerel temsilcisi Halil Bey bu konuda güzel bir rapor hazırladı.” dedi. 

Festivallerde Kent Değil, Firmalar Kazanıyor

Gaziantep Festival 5

Özsavaş, “Öte yandan gastronomi festivali gibi organizasyonlarda şehir otelleri ve yerel işletmeler fayda göremiyor. Festival büyük bir parkta yapılıyor, yollar kapanıyor, dışarıdan gelen kalabalık taşınıyor, ama katma değer yaratılmıyor. Adana’daki Portakal Çiçeği Karnavalı gibi çevre şehirleri de içine alan organizasyonlar yapılmalı. Oysa biz insanları getirip sadece bedava yemek dağıtıyoruz. Organizasyon firmaları para kazanıyor ama kent kazanmıyor.” diye konuştu.

Yaz Aylarında Oteller Boş, Ama Dubai Dolu

“Temmuz ve Ağustos aylarında oteller bomboş kalıyor. Bu da başka bir sorun. Bizim insanımız, “çok sıcak, buraya kim niye gelsin?” diyor. Oysa dünya çölün ortasında Dubai’ye, Afrika’ya, Mısır’a gidiyor. Buralar onlardan daha sıcak değil. Gölgeye geçince serinlik var. Büfeler, dinlenme alanları da mevcut. İnanç olursa anlatırsınız. Ben hep bunu savundum ama sözümüz çok dinlenmedi.”

Kaynak: Fatma Gültekin