Türkiye ekonomisinin can damarlarından biri olan taşımacılık ve lojistik sektörü, son dönemde ciddi bir darboğazla karşı karşıya. Yurt içi ve yurt dışı ticaretin temel taşı olan sektörde artan maliyetler şoförlerden lojistik firmalarına kadar tüm paydaşları zorluyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Haliloğlu exspres lojistik firması yetkilisi Mehmet Ali Erdoğan, “Yardım olmazsa sektör tamamen bitecek. Can çekişiyoruz.” dedi.  

Aracı Sanayiye Sokmaya Korkuyoruz 

Sektörün şu anda can çekiştiğini belirten Erdoğan, “Sıcak para zaten yok, her yerde paralarımız takılıyor. Kimse ödeme yapmıyor. Ayrıca sıkıntı büyük; masraflar ciddi şekilde arttı. Araçların kirası belli, normalde devlet bunu kilometre bazında bize ödeme yapacaktı ama şu an bu da yok. Serbest piyasa hâkim. Mesela 3 bin dolarlık yükü biz 1000–1500 dolara götürmeye başladık. Araçla gidiş geliş zarar ettiriyor, çalışmıyoruz. Yakıt başını aldı gidiyor. Şoför kesinlikle bulamıyoruz. Ayrıca lastik fiyatları 5 katına çıktı. Yani aracımızı sanayiye sokmaya korkar hale geldik. Arabalar adeta dua ile gidip geliyor; bir yer kırılır da yolda kalırız diye endişeliyiz. Şu an can çekişiyoruz, sıfırdayız.” şeklinde konuştu. 

Haliloğluexpres

Gaziantep'te Ekipler Kayıp Otizmli Onurcan İçin Seferber Oldu Gaziantep'te Ekipler Kayıp Otizmli Onurcan İçin Seferber Oldu

Artık Piyasa Dönmüyor 

Erdoğan, “Sektörün geleceğine kimse el atmazsa bu sektör tamamen bitecek. Zaten bitmiş durumda. Önceden herkes araç ucuz diye satın alıyordu, şimdi araç pahalı, kimse alamıyor. Araç para kazanmıyor. Adam 2 milyonluk araba almış, şu an 1 milyona satıyor. O 1 milyon da adeta buhar olup gidiyor. Yurt içi, yurt dışı fark etmiyor; artık piyasa dönmüyor. Misal, bugün K1 belgesi olan bir kişi 30 bin dolarlık yükü 20 bin liraya çekiyor. Hatta bunun yanında bazıları yemeklik yağ kullanıyor. Mazot pahalılığı nedeniyle bu yağlar araca zarar veriyor; pistonlara, enjektörlere hasar bırakıyor.” diye konuştu. 

Gümrükte Ciddi Haksızlıklar var 

Her şeyin serbest piyasaya bırakıldığını ve devletin buna bir an önce el atması gerektiğini söyleyen Erdoğan, “En büyük talebimiz şu: Ulaştırma Bakanlığı mevcut araç sayısını 5’e indirdi. Eskiden bu sayı için 460 gün süre tanıyordu, şimdi bu süreci 3 aya düşürdüler. Araç yeri geliyor arıza yapıyor, yeri geliyor yurt dışında kalıyor. Hemen C2 belgemiz düşüyor, iptal oluyor. Ayrıca gümrüklerde ciddi haksızlıklar var. Bugün yabancı plakalı araçlara (İran, Azeri, Gürcü fark etmiyor) mesai parası uygulanıyor; 450–500 TL, bazen 600 TL’ye kadar çıkıyor. Ama aynı uygulama Türk araçlarına da yapılıyor. Biz vatandaşız ama bizden de alıyorlar. Araç şu an kiralık ama serbest piyasaya bırakılmış. Buna devletin el atması lazım. Kilometre bazlı ödeme sistemi uygulanmalı, emeğimizin karşılığı verilmeli.” ifadelerine yer verdi. 

Meslek Çökmüş Durumda 

Birçok şirketin iflas ettiğini belirten Erdoğan, “Şimdi 2.600 dolara İran'a, Tahran’a çektiğim yük şu an 1.500 dolar. Aradaki 1.000 dolar kayıp. Bu para benim cebimden çıktı. Devlet de müşteri de memnun ama ben eziliyorum. Bugün vergiler belimizi bükmüş durumda. Hiçbir şekilde ayağa kalkamıyoruz. Bizim firmada 34 araç var. 15’i bize ait, diğerleri devreden. Hepsini satmayı düşünüyorum. Meslek zaten çökmüş durumda. Millet iflas etmeye başladı, sanayide iş yaptıramıyoruz. Bankalarda tüm çeklerimiz, kredi kartlarımız patladı. Çünkü aracın geliri yok. Bugün 3.000 kilometrelik yola gidiyorsun, şoförün masrafını veriyorsun, araca kalan 500–1.000 dolar. Bu 15 bin TL eder. O da 3 milyon trilyon (!) içinde hiçbir şeydir. Bu parayla sistemi döndürmeye çalışıyorsun. Devlet bize hiçbir şekilde yardımcı olmuyor. Mesela İran’da ya da başka bir ülkede aracımız kazaya karışıyor. Orada bize zorluk çıkarıyorlar. İran’da araçlarımız yakıt sıkıntısı çekiyor. Azerbaycan araçlarına yakıt kartı verilmiş, bizim Türk araçlarına kart yok. İran’da mazotun litresi 100 TL ama biz 1000 TL’ye almak zorunda kalıyoruz. Aynı mazotu Azerbaycanlı 100 TL’ye alıyor, kartlı sistemden faydalanıyor, bize vermiyorlar. Ayrıca ‘toprak bastı parası’ var.” şeklinde konuştu. 

Lojistik

Şoför Bulamıyoruz 

Erdoğan, “Sektör şu an ölü vaziyette. Can çekişiyoruz. Herkes borçlarını kapatıp bu işi bırakmanın yolunu arıyor. Çünkü önümüzü göremiyoruz. Kör gibiyiz. Şoförü bindiriyoruz araca, adama yurt dışı harcına kadar veriyoruz. 2.000 dolar masrafı var, 500 dolar da veriyorum. Dönüşte yük alıyor, şoför arabayı bırakıyor, bizim paramızı da alıp geliyor. Şoförden dolayı da sıkıntıdayız. Zaten şoför bulamıyoruz. Yanında çalışan biri olduğu için senet alamıyoruz, sözleşme geçersiz. Ama Allah göstermesin, adamın saçına bir şey olsa devlet yakamıza yapışıyor. Kan parasıymış, bilmem neymiş. Lojistiği başıboş bırakmadılar, öldürdüler. Büyük firmalar, büyük lokmaları yiyor. Devlete yakın olan biri 5.000 dolara yük alıyor, bize getiriyor, diyor ki ‘1000 dolara götür’. Mecbur götürüyorsun çünkü borçlusun.” dedi. 

Ben Ülkem için Kazanıyorum 

Ben sana yurt dışından sıcak para getiriyorum. İranlı, Azerbaycanlı buradan para kazanıp ülkesine götürüyor diyen Erdoğan, “Şu an ben İran’a gidip gelmek için şoföre 1000–1200 dolar veriyorum. Araca hiçbir şey kalmıyor. Adamların yaklaşımı şu: ‘Kalan kalır, giden gider.’ Böyle bir mantık olabilir mi? Ben senin vatandaşınım. İran arabası geliyor, vergi alınmıyor, bizden mesai alınıyor. Gerekçe neymiş? Memur mesaiye kalıyormuş. Ben sana yurt dışından sıcak para getiriyorum. İranlı, Azerbaycanlı buradan para kazanıp ülkesine götürüyor. Ama ben ülkem için kazanıyorum. Benim vergim nerede? Bu 500 TL’lik mesaiyi küçük görmeyelim. Günlük 2.000 araç kapıdan geçse, 500 TL’den çok büyük bir maliyet demek. Iraklı bile ödemiyor bu parayı ama biz Türk vatandaşları olarak ödüyoruz. Kendi devletimiz bizden alıyor.” ifadelerine yer verdi.

Kaynak: Fatma Gültekin