Çin'de faaliyet gösteren bir hafıza kliniğinde 19 yaşındaki bir erkek hasta, Alzheimer hastalığı tanısı aldı. Bu gelişme, şimdiye dek kayıtlara geçen en genç Alzheimer vakası olarak tıp literatürüne geçti.
Belirtiler 17 yaşında başladı
Hasta, 17 yaşındayken derslere odaklanmada zorluk yaşadığını belirtti. Kısa süre içerisinde okuma güçlüğü, hafıza kaybı ve eşyalarını sık sık unutma gibi şikayetler gözlendi. Zamanla günlük olayları hatırlamakta bile zorlanmaya başladı.
Beyin taramaları ve biyobelirteçler teşhisi doğruladı
Yapılan görüntüleme incelemelerinde, hafıza fonksiyonlarıyla ilişkili olan hipokampus bölgesinde küçülme tespit edildi. Ayrıca beyin omurilik sıvısı analizlerinde Alzheimer’a özgü biyolojik göstergelere rastlandı. Bu bulgular, hastada genç yaşına rağmen Alzheimer teşhisini destekledi.
Erken başlangıçlı Alzheimer vakalarına dikkat
Alzheimer genellikle ileri yaşta ortaya çıkmasına rağmen, 65 yaş altı vakalar “erken başlangıçlı Alzheimer” olarak adlandırılıyor. Bu vakalar, tüm Alzheimer hastalarının yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyor. 30 yaşın altındaki olgularda hastalık genellikle genetik mutasyonlara dayanıyor.
Genetik bir neden saptanmadı
Genç hastaya uygulanan genetik taramalarda, Alzheimer ile ilişkilendirilen bilinen mutasyonlara rastlanmadı. Ayrıca hastanın ailesinde demans veya Alzheimer öyküsüne de rastlanmadığı bildirildi.
Hafıza testi sonuçları dikkat çekti
Yapılan hafıza testlerinde, hastanın anlık hafıza performansı yaşıtlarına kıyasla yüzde 87, genel hafıza puanı ise yüzde 82 oranında daha düşük çıktı. Bu veriler, hastalığın etkisinin ileri düzeyde olduğunu ortaya koydu.
Tıp dünyasında yankı uyandırdı
Tanıyı koyan nörolog Jianping Jia, söz konusu vakanın Alzheimer hastalığının başlangıç yaşına dair mevcut anlayışı değiştirdiğini ifade etti. Jia, Alzheimer’ın yalnızca yaşlı bireylerle sınırlı olmadığını vurguladı.
Bilimsel makale olarak yayımlandı
Vaka çalışması, 2023 yılı Şubat ayında Journal of Alzheimer's Disease dergisinde yayımlandı. Bilim insanları, bu tür genç vakaların, hastalığın oluşum mekanizmalarının daha iyi anlaşılması açısından önemli bir kaynak oluşturduğunu belirtti.
