Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, “Zincirleme biçimde basın ve yayın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamasıyla yargılandığı davada tutuklu bulunduğu cezaevinden dün tahliye edildi. 148 gündür tutuklu olan Özdağ, Silivri Cezaevi’ndeki 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, mahkeme kararıyla serbest bırakıldı.
Tahliyesinin ardından partisinin genel merkez binası önünde basın mensuplarının karşısına çıkan Ümit Özdağ, gündeme ve tutukluluk sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Davul Zurna ile Karşılandım Ama Türkiye'nin Manzarası Neşeli Değil"
Özdağ, cezaevinden çıkışının ardından yaptığı ilk açıklamada Türkiye’de yaşanan adaletsizliklere dikkat çeken Özdağ, "Sevgili arkadaşlarımız burada gördüğünüz gibi büyük bir neşe içerisinde ve davulla zurnayla karşıladılar. Ancak ortada ne yazık ki davul ve zurnayla neşe içerisinde olabileceğimiz bir Türkiye manzarası yok. Birçok suçsuz insan haksız yere tutuklu olarak şu anda Silivri'de ve değişikçe sahiplerinde kalıyorlar. Hepsine buradan ayrı ayrı selamlarımı yolluyorum. Ekrem Bey'e selamlarımı yolluyorum. Buğra Bey'e selamlarımı yolluyorum. Hiç içeride olmaması gerektiğini düşündüğüm Ayşe Barım Hanımefendi'ye selamlarımı yolluyorum.
Özetle bütün haksız şekilde tutuklu olan ve düşman ceza hukuku çerçevesinde tutuklu olan bütün insanlara selamlarımı yolluyorum. Zafer Partisi’nin mensupları, bütün arkadaşlarım haklı olarak benim 5 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmamdan büyük bir sevinç duydular ama bu sevinç adaletsizlik devam ettiği için, düşman ceza hukuku uygulamaları devam ettiği için buruk bir sevinç. İnşallah hukuk devleti tesis edildiğinde bütün yurttaşlar aynı hukuk çerçevesinde bağımsız yargı oluştuğu zaman, şu anda yok çünkü böyle bir yer, bağımsız yargı oluştuğu zaman hep birlikte o zaman sevineceğiz. Ama daha önce kişisel sevinç alanında kalıyor ki bu da sorumluluk mevkiinde olan siyasetin yapmaması gereken bir şey. İnşallah o günleri birlikte görürüz. İnşallah Türkiye'de siyasetçiler basından korkarlar ama basın siyasetçilerden korkmaz." ifadelerini kullandı.
"Anayasa Mahkemesi Kararları Uygulansın, Yüksek Tansiyon Düşsün"
Cezaevinde geçirdiği sürede gündemi yakından takip ettiğini vurgulayan Özdağ, hukuk devletinin altını çizerek şu ifadeleri kullandı:
"İçeride doğrusu çok vaktiniz oluyor. 10 gazete okuyordum ve üç tane de televizyon kanalının yayın yapılması için Adalet Bakanlığı'na başvurdum. Onlar da kabul ettiler ve bağlattılar. Böylece onları da izleme şansım oldu. Tabii bir de sürekli gelen avukatlar vardı ve ziyaretçiler vardı. Ben de günde aşağı yukarı 10-12 ziyaretçi alıyordum. Bazen 18'e kadar yükseliyordu sayı. Onun için dışarıda ne olup bitiyor büyük ölçüde izleme imkânımız oluyordu. O çerçevede tespitlerimin dışarıya çıkınca değişeceğini, farklılaşacağını düşünmüyorum. Zor bir süreçten geçiyoruz.
Yüksek tansiyon hastası olanlar bilirler, yüksek tansiyon vücudun bütün organlarını etkiler. Siyasette de yüksek tansiyon sadece muhalefeti etkilemez. Aslında iktidarı daha fazla etkiler. Yüksek tansiyonlu bir toplum olmaktan hızla çıkmamız gerekiyor ve bu yüksek tansiyonu düşürmek de olağanüstü kolay.
Nasıl biliyor musunuz? Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulayın. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kararlarını uygulayın. Yeni bir anayasa yapmaktan bahsederken, yeni bir anayasa çalışmalarına başlama dan önce mevcut anayasanın gereklerini yerine getirin ki yeni bir anayasanın talebinin haklılığı olsun, meşruluğu olsun ve sonra da o anayasada nelerin konuşulacağı konuşulabilsin."
"Bu Hukuk Bizi Korumuyor"
Mevcut hukuk düzeninin tarafsız ve eşit olmadığını belirten Özdağ, "Biz bugün bir muhalefet mensubu olarak, muhalefet siyasetçisi olarak anayasanın beni korumadığını biliyorum. Sizi de korumuyor. Yasalar da sizi korumuyor. Bizi korumuyor ama aynı anayasa ve yasalar vatandaşların bir bölümünü iktidara yakın olan bölümünü de koruyor. Bu adil değil. Doğru değil. Bir millete bir hukuk olur. Arzumuz bu." dedi.