Eğitimci - Yazar Selahattin Yaylamaz'ın bilgi, birikim ve deneyimlerinin ışığında yazdığı kitabın giriş bölümünde yazar, Okuma Zekâsı adını verdiği yeni bir zekâ türü keşfettiğini ve bu kavramı dünya ölçeğinde ilk kez kendisinin kullanıp literatüre kazandırdığını; aynı zamanda Okuma Dilleri ve Kitapla Terapi mefhumlarının da yine ilk defa bu kitapta yer aldığını dile getiriyor.

   Kitabın temel tezi ve yazılış amacı yazarın da kitapta belirttiği gibi, eğitim-öğretim faaliyetlerini genel olarak sınava yönelik ve başarı odaklı yürüten okullarımızın asıl işlevini yerine getirebilmesi için öğrencilere okuma alışkanlığını kazandırması mutlaka yerine getirilmesi gereken bir zorunluluktur, şeklinde özetlenebilir.

   Kitapta akademik bir dil yerine herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir dilin kullanılmasını, insanlara okuma alışkanlığı kazandırmak için dört aşamalı bir çözüm yolunun önerilmesini ve okuma kavramının somutlaştırılmasını kitabın bir başarısı olarak değerlendirmek gerekiyor. Kitap toplam altı bölümden oluşuyor ve yazar kitabın ilk bölümünde "Okuma Zekâsı, düzenli ve planlı bir okuma eylemi ile sözcük dağarcığının genişlemesi ve bunun doğal sonucu olarak da insan beyninin daha aktif ve verimli bir şekilde kullanılması, muhakeme, uyum, öğrenme ve yaratıcılık becerilerinin gelişmesidir." diyerek Okuma Zekâsı kavramına bir açıklık getiriyor.

   Beyindeki aktif hücre sayısının artması zekâ düzeyini geliştirmektedir. Yapılan araştırmalara göre, beyin hücreleri arasındaki bağlantıyı en güçlü şekilde sağlayan faktörlerin başında kelime bilgisinin zenginliği gelmektedir. Okuma yoluyla beyni geliştirmek Okuma Zekâsının artmasına bağlıdır. Okuma Zekâsı arttıkça beyindeki aktif nöron sayısı da artacağı için otomatik olarak tüm zekâ alanları da gelişecektir. Herhangi bir zekâ alanının gelişmesi için daha çok aktif nörona ihtiyaç duyulmaktadır ve bunu sağlamanın en hızlı yolu da kitap okumaktır.

   Okuma çağı anlayabilmenin, çağdaş bir toplum olabilmenin en temel ölçütüdür ve bu nedenle eğitimin temelinde de okumak vardır. Okulun en önemli amacı düşünen, analiz ve sentez yapabilen, olaylar karşısında yeni ve farklı çözüm yolları üretebilen, bilgiye ulaşma yollarını öğrenen ve öğrendiği bilgileri sadece sınavda değil hayatta da kullanabilen bireyler yetiştirmektir. Bu amacı gerçekleştirmenin  en kısa ve en eğlenceli yolu da kitap okumaktır.

   Zekâların ana kumandası Okuma Zekâsıdır. Okuma Zekâsını geliştiren bireylerin diğer zekâ türlerinde de önemli ölçüde bir artış olacaktır. İnsan sadece sözcüklerle ve kavramlarla düşünür ve bir bireyin kelime bilgisinin artması, kişinin sahip olduğu potansiyeli daha aktif bir şekilde kullanmasını sağlayacaktır.

   Bilim insanlarının tespitlerine göre öğrenilen bilgilerin % 80'i okuma yoluyla elde edilmektedir ve 0-8 yaş arası öğrenmenin en yoğun olduğu dönemdir. Araştırmalar 17 yaşına kadar öğrenilen bilgilerin, % 80'inin 0-8 yaş aralığında elde edildiğini ortaya koymuştur. Bu yüzden bireylere küçük yaşlarda okuma alışkanlığının kazandırılması çok büyük bir önem arz etmektedir.

   İyi okumalar dileğiyle...