Ahmet Minguzzi Davasında Şok Karar
Ahmet Minguzzi Davasında Şok Karar
İçeriği Görüntüle

Bir zamanlar Gaziantep sokaklarını halı yıkama sesleri, salça kaynatan kadınların neşesi doldururdu. Mahallede beşik kınası yapılır, düğün öncesi damatlar hamamda eğlenirdi. Ancak teknoloji ve şehirleşmeyle birlikte bu kadim gelenekler yavaş yavaş kayboldu. Bugün, geçmişin bu renkli ritüelleri yalnızca yaşlıların anlatılarında ve eski fotoğraflarda yaşıyor.

1. Halı Yıkama Geleneği

Gaziantep, halıcılıkta köklü bir geçmişe sahip bir şehirdir. Her evde el dokuması halılar bulunurdu ve bu halılar yılda bir kez, genellikle yaz başında topluca yıkanırdı. Bu gelenek hem temizlik hem de dayanışma anlamına gelirdi.

Nasıl Yapılırdı:

Kadınlar sabah erkenden mahallede bir araya gelir, halıları çeşme ya da su kaynağı kenarına taşırdı.

Kaynatılmış su, sabun ve kül suyu ile halılar fırçalanır, arada türküler söylenir, sohbetler edilirdi.

Yıkama bitince halılar duvarlara serilir, birlikte yemek yenirdi.

Kültürel Önemi:

Bu gelenek, özellikle kadınlar arasındaki yardımlaşma ve dostluğu güçlendirirdi. Günümüzde halı yıkama fabrikaları nedeniyle neredeyse tamamen unutulmuştur.

2. Salça Yapma Geleneği

Gaziantep mutfağının en önemli malzemelerinden biri salçadır. Eskiden marketlerde hazır salça bulunmadığı için her aile kendi salçasını yapardı. Bu, yaz sonuna doğru (Ağustos-Eylül) yapılan önemli bir kış hazırlığıydı.

Nasıl Yapılırdı:

Pazardan alınan salçalık domatesler soyulup doğranır, kazanlarda kaynatılırdı.

Kaynatılan salça, geniş sinilere dökülür ve güneşin altında 3–5 gün boyunca kurutulurdu.

Koyulaşan salça kavanozlara konur, üzerine zeytinyağı dökülürdü.

Kültürel Önemi:

Kadınlar hep birlikte yapar, sohbet eder, birbirine yardım ederdi. Bu gelenek komşuluk bağlarını güçlendiren bir ritüeldi. Günümüzde hazır salçalar nedeniyle azalmıştır.

3. Kurutmalık Yapma (Kış Hazırlığı)

Gaziantep’te yaz aylarında yapılan en önemli geleneklerden biri kurutmalık hazırlamaktır. Bu gelenek, yüzyıllardır süren bir kış hazırlığı yöntemidir.

Nasıl Yapılırdı:

Biber, patlıcan, kabak ve domates oyulup ipe dizilir, evlerin damlarına veya balkonlarına asılırdı.

Güneşte 7–10 gün kurutulurdu. Çocuklar annelerine yardım eder, bu iş adeta bir aile etkinliği haline gelirdi.

Kültürel Önemi:

Kurutmalık yapmak, hem tasarrufu hem de doğal yaşamı temsil ederdi. Şimdi çoğu kişi kurutmalıkları pazardan hazır aldığı için bu gelenek yavaş yavaş kaybolmuştur.

4. Beşik Kınası Geleneği

Gaziantep’te bir çocuk dünyaya geldiğinde yapılan en özel törenlerden biri beşik kınasıdır. Bu gelenek, bebeğin sağlıklı, nazarsız ve uzun ömürlü olması dileğiyle yapılırdı.

Kökeni Osmanlı dönemine kadar uzanır.

Nasıl Yapılırdı:

Bebek doğduktan birkaç hafta sonra kadınlar toplanır, beşik süslenir, dualar okunurdu.

Bebeğin eline veya beşiğine küçük bir kına yakılırdı.

Kadınlar türküler söyler, "Allah analı babalı büyütsün" dileklerinde bulunurdu.

İkram olarak genellikle şerbet, kurabiye ve cevizli sucuk verilirdi.

Kültürel Önemi:

Bu tören hem anneliğin kutsallığını hem de toplumun birliğini simgeliyordu. Günümüzde hastane doğumları ve şehir yaşamı nedeniyle artık neredeyse hiç yapılmamaktadır.

5. Damat Hamamı Geleneği

Gaziantep’te düğünlerden önce yapılan damat hamamı, geçmişi Osmanlı dönemine dayanan bir gelenektir.

Amaç, damadın evliliğe temiz, neşeli ve uğurlu şekilde başlamasıdır.

Nasıl Yapılırdı:

Damat, düğünden 1–2 gün önce arkadaşlarıyla birlikte hamama giderdi.

Hamam süslenir, içeride zurna ve davul çalınır, türküler söylenirdi.

Damadın sırtına kına yakılır, arkadaşları ona şaka yapar, eğlenirlerdi.

Hamamdan sonra yemek yenir, bazen damada “hamam bohçası” hediye edilirdi.

Kültürel Önemi:

Damat hamamı, erkek dayanışması ve düğün öncesi mutluluğun paylaşılması anlamına gelirdi. Günümüzde yerini “bekarlığa veda partilerine” bırakmıştır.

Muhabir: Ebru Kont