Tarihten bugüne bir kültürel miras

Türk tarihinin en köklü askerî müzik topluluklarından biri olan Mehter Takımı, günümüzde hem kültürel miras hem de devlet törenlerinin vazgeçilmez simgelerinden biri olarak varlığını sürdürüyor. Yüzyıllar boyunca ordunun moral kaynağı ve devletin ihtişam sembolü olarak kabul edilen mehter, Türk müzik kültürünün en güçlü temsilcilerinden biri olmayı sürdürüyor.

Kökeni Orhun’a, kurumsallaşması Osmanlı’ya dayanıyor

“Mehter” kelimesi Farsça kökenli olup “en büyük, en yüce” anlamına geliyor. Türklerde askerî müziğin izleri Orhun Yazıtları’na kadar uzanırken, 11. yüzyılda yazılan Dîvânü Lugâti’t-Türk’te davul ve tuğ gibi müzik unsurlarına yer veriliyor. Osmanlı döneminde 13. yüzyıldan itibaren “mehterhâne” adıyla teşkilatlanan bu müzik topluluğu, 15. yüzyıldan sonra imparatorluk ordusunun ayrılmaz bir parçası haline geliyor. İstanbul’un fethinden itibaren mehter, Osmanlı gücünün sesi olarak askerî yürüyüşlerde, fetih kutlamalarında ve saray törenlerinde icra ediliyor.

Gaziantep’te Amatör Tiyatro Toplulukları Sanatın Nabzını Tutuyor
Gaziantep’te Amatör Tiyatro Toplulukları Sanatın Nabzını Tutuyor
İçeriği Görüntüle

Cumhuriyet döneminde yeniden doğuş

1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla mehterhâne de kapatılıyor ve yerine Batı tarzı bandolar kuruluyor. Ancak 20. yüzyılın başlarında millî kültürün yeniden önem kazanmasıyla mehter müziğine ilgi artıyor. 1914’te başlayan yeniden kurma girişimleri, Cumhuriyet döneminde resmiyet kazanıyor. 1991 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu çatısı altında mehter yeniden yapılandırılıyor. Bugün devletin resmî temsil etkinliklerinde, askerî törenlerde ve uluslararası organizasyonlarda aktif olarak görev yapıyor.

Mehterin yapısı ve müzikal düzeni

Mehter takımı, üflemeli ve vurmalı çalgılardan oluşuyor. Zurna, boru, nakkare, kös, zil, çevgan ve davul gibi enstrümanlar mehterin temel ses unsurlarını oluşturuyor. Geleneksel “kat” sistemiyle düzenlenen mehter takımlarında her “kat”, her çalgı türünden bir veya birkaç sanatçıyı içeriyor. Örneğin “üç kat mehter” ifadesi, her çalgı grubunun üçer kişiden oluştuğunu gösteriyor.
Mehterin klasik düzeninde icra edilen marşlar belirli bir disipline sahip: ritim kös ile başlıyor, ardından borular ve zurnalarla melodi şekilleniyor, mehterbaşı komutlarıyla sonlanıyor. Bu yapı, hem askerî düzeni hem de müzikal uyumu simgeliyor.

Savaşın sesi, barışın töreni

Tarih boyunca mehterin en önemli işlevi, savaşta askerleri coşturmak ve düşman üzerinde psikolojik üstünlük sağlamaktı. “Cenk marşları” adı verilen ezgiler, savaş alanlarında cesaret ve disiplin unsuru olarak icra ediliyordu. Barış zamanlarında ise saray törenlerinde, padişah huzurunda, elçi kabullerinde ve ulusal kutlamalarda yer aldı.
Günümüzde mehter, kültürel mirasın yaşatılması misyonunu sürdürüyor. Devlet törenleri, millî bayramlar, uluslararası fuarlar ve turistik etkinliklerde sergilenen mehter gösterileri, Türkiye’nin tarihî kimliğini ve müzik kültürünü tanıtmada önemli bir rol oynuyor.

Yaşayan bir kültürel bellek

Bugün Türkiye’de resmî mehter takımı, İstanbul’daki Askerî Müze ve Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu’na bağlı olarak faaliyet gösteriyor. Ayrıca birçok belediye, okul ve sivil toplum kuruluşu da kendi mehter ekiplerini kurarak bu geleneği sürdürüyor.
Mehter müziği, UNESCO’nun “somut olmayan kültürel miras” tanımıyla örtüşen bir özelliğe sahip. Çünkü bu gelenek yalnızca müzikal bir performans değil; tarih, disiplin, giyim-kuşam ve sembolizmiyle yaşayan bir kültürel belleği temsil ediyor.

Kaynak: Haber Merkezi