Olayın Geçmişi

Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, F.C.E. kendisine ait taşınmazı Ç.G.’ye kiraladı. Ç.G.’nin iki ay boyunca kira ödememesi üzerine F.C.E., kira sözleşmesinde imzası bulunan kefil hakkında icra takibi başlattı. Asıl borçlunun Ç.G. olduğunu, borçtan sorumlu olmadığını savunan kefil ise icra takibinin iptali için dava açtı. Yargılamayı yapan yerel mahkeme, kefilin borçtan sorumlu olduğuna hükmederek davayı reddetti.

Adalet Bakanlığı’nın Temyiz Başvurusu

Kararın kesinleşmesinin ardından Adalet Bakanlığı, kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin kefilin el yazısıyla belirtilmediğini vurgulayarak, borçtan kefilin sorumlu tutulamayacağını belirtti. Bakanlık, bu gerekçeyle kararı kanun yararına temyiz etti.

Yargıtay’ın Gerekçesi

Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, kira sözleşmesindeki kefaletin “şekil şartlarını taşımadığı” sonucuna vardı. Kararda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesine atıf yapıldı.

Söz konusu maddeye göre:

Şahinbey’de Yılbaşı Denetimi
Şahinbey’de Yılbaşı Denetimi
İçeriği Görüntüle

• Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça,

• Kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve kefalet tarihi belirtilmedikçe,

• Müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatın veya aynı anlama gelen bir ifadenin kefilin kendi el yazısıyla yazılmadıkça,

kefalet sözleşmesi geçerli sayılmıyor.

Hukuka Aykırılık Vurgusu

Yargıtay kararında, davacının kira sözleşmesine kefil sıfatıyla imza attığı ancak sözleşmenin kanunda öngörülen şekil şartlarını taşımadığı belirtildi. Bu nedenle kefilin borçtan sorumlu tutulamayacağına işaret edildi. Yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, karar kanun yararına bozuldu.

Kaynak: Haber Merkezi