İnsanlık binlerce yıldır geleceği görebilme, gelecek hakkında önceden bilgi sahibi olabilme arayışı içindedir. Bu arayış farklı kültürlerde farklı şekillerde gerçekleşir. Kimi toplumlarda gökcisimlerinin konumlarına bakarak, tarot kartlarına veya kristal kürelere bakarak geleceği keşfetme girişimleri görülürken, bazı kültürlerde bu bilgi mutfak pratikleriyle elde edilmeye çalışılır.
Fincanın dibinde kalan kahve telvesinden veya bardağın dibindeki çay yapraklarından faydalanarak fal bakma, ülkemizde oldukça yaygın bir geleneğe sahiptir. Bu tür içeceklerin bardaktaki tortularıyla fal bakmaya genel olarak taseografi adı verilir. Bu geleneğe bakla, fasulye gibi baklagillerle bakılan falları da ekleyebiliriz.
Soğanla, yumurtayla hatta peynirle fal bakılan kültürler bile mevcuttur. Bu yöntemlerin önemli bir kısmı son yıllarda yeniden popülerlik kazanmıştır. Şili'de bulunan Pontificia Universidad Catolica'da sosyal antropoloji dersleri veren Diana Espirito Santo, National Geographic'e yaptığı açıklamada, artan ilginin yiyecekle fal bakmanın aslında hiç unutulmadığına işaret etti ve ekledi: "Yiyecekler üzerinden bakılan fallar yoruma daha açıktır. Bu da dinleyici nezdindeki çekiciliklerini artırır. Dinleyen kişi, falda çıkanları yaratıcı biçimlerde kendine uyarlayabilir."
Peki hangi toplumlarda hangi yiyeceklerle fal bakılıyor?
ÇAY FALININ KÖKENİ NEDİR?
Batı toplumlarında yiyeceklerin kullanılarak fal bakma geleneğinin kökeninde, 15. yüzyılın başlarından itibaren yaygınlaşan cadı avlarının ve cadılık suçlamalarının etkili olduğu düşünülüyor. Bu geleneğin bir örneği olarak, 1700'lerde İngiltere'de çay falı bakıldığına dair kayıtlar bulunmaktadır. ABD'li şef Amber Corvidae, bu dönemde "arkadaşlarla çay içme" etkinliğinin aslında cadıların veya görüş isteyenlerin toplanması için bir bahane olabileceğini belirtiyor.
Ancak çay falıyla sınırlı kalmayan bu gelenek, çeşitli yiyeceklerin kullanılmasıyla da devam ediyor. Yumurta, lahana, fındık gibi yiyeceklerin doğal kimyasal tepkimelerinden sonuçlar çıkarmak da bu geleneğin bir parçası olarak görülüyor. Bu uygulamaların kökeni, insanların doğayla daha yakın bir ilişki içinde olduğu zamanlara dayanmaktadır.
KARA LAHANANIN SAPI VE YUMURTANIN BEYAZI
Geçmişte, İskoçya'da 1700'lerde yaygın olarak kullanılan bir fal yöntemi olan "kara lahana koparma" geleneği, gelecekteki eşin özelliklerini tahmin etmek için uygulanıyordu. Bu gelenekte, koparılan kara lahananın sapının ve yaprağının şekli ve büyüklüğü, kişinin potansiyel eşinin fiziksel özelliklerine işaret ederken, tadı ise kişiliğine dair ipuçları sunuyordu.
Bir diğer eski yiyecek falı geleneği ise Karayipler ve Latin Amerika'nın belirli bölgelerinde yaygın olan yumurta falıydı. Günümüzde hala bu geleneği sürdürenler bulunmaktadır. Bu gelenekte, Paskalya'dan önceki cuma günlerinde sıcak suya atılan yumurta beyazlarının oluşturduğu şekillere bakılarak gelecek yorumlanırdı. Örneğin, katılaşan yumurta bir gemiye benzetilirse bir seyahate çıkılacağı, tabuta benzetilirse ölümün yaklaştığı düşünülürdü.
ASYA’DA PİRİNÇ FALI
New York'ta bulunan Purchase College'da antropoloji dersleri veren David J. Kim, Güney Kore'de şamanlara ve falcılara olan ilginin ve bu faaliyetlerin ekonomik boyutunun oldukça etkileyici olduğunu belirtiyor. Kore kültüründe şamanik ritüeller üzerine araştırmalar yapan Kim, pirinç falının, ruhlarla iletişim kurmanın bir yolu olarak kabul edildiğini ifade ediyor.
Pirinç falında şaman, pişmemiş pirinçle dolu bir altından kâseden faydalanıyor. Sorulan bir soruya cevap ararken, şaman kâseden bir avuç pirinç alır ve bu taneleri tek tek sayar. Tanelerin çift sayıda olması, genellikle sorunun cevabının 'evet' olduğu ya da bir ruhun ortamda olduğu şeklinde yorumlanırken, tek sayıda pirinç tanesi 'hayır' anlamına ya da ruhların yokluğuna işaret ediyor.
AMERİKA KITASININ ÖNEMLİ BESİNİ MISIRIN FALI DA BAKILIYOR
Meksika'nın Oaxaca şehrinde, darı falı bakılıyor. Bu gelenek, bir mutfak bezi üzerine yerleştirilen bir mısır tanesi ile başlar. Ardından, fala bakan kişi 12 veya daha fazla mısır tanesini masanın üzerine serpiştirir. Bu tanelerin dağılımı incelenerek çeşitli sonuçlar çıkarılır.
Varşova Üniversitesi'nden arkeolog Araceli Rojas, 2007 yılında Ayöök toplumuyla ilgili yaptığı çalışmalarda sadece iki darı falcısıyla karşılaştığını belirtmişti. Ancak son dönemde, yeni neslin bu fal metoduna artan ilgisiyle birlikte, darı fala bakanların sayısında artış olduğu bildiriliyor.
PEYNİRİN GEÇMİŞİ ANTİK YUNAN'A UZANAN BİR FAL GELENEĞİ
Chicago'da yaşayan Jennifer Billock, peynir falı üzerine araştırmalar yapmakta ve yazılar kaleme almaktadır. Peynire bakarak geleceği okuma geleneği, MÖ 2. yüzyılda yaşamış olan Yunan tarihçi ve kâhin Rüya Tabircisi Artemidor'un el yazmalarında bile bulunmaktadır. Peynir falına bakanlar, fermentasyon sürecinin oluşturduğu şekillerin, peynirdeki delik sayısının ve kalıbın biçiminin gelecek hakkında önemli ipuçları verdiğine inanmaktadır. Billock'a göre, en etkili fal küflü peynirlerle alınmaktadır. Peynir falı bakmayı öğrenmek isteyenlere özel dersler ve atölye çalışmaları da sunmaktadır.