Özellikle İç Anadolu Bölgesi'nde ve deniz altındaki faylarla ilgili endişeler artarken, kıyı şehirleri için de özel uyarılarda bulunuluyor. Uzmanlar, Karadeniz kıyıları ve İç Anadolu'daki bazı segmentlerin 6 büyüklüğünde depremler üretebileceğine işaret ediyorlar. Bu nedenle, her bölge için ayrı ayrı mikro bölgelendirme çalışmalarının yapılması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Ayrıca, deprem anında ev içi eşyaların da büyük yaralanmalara ve hatta ölümlere neden olabileceği vurgulanıyor. Bu bağlamda, vatandaşların ve kurumların depreme karşı dirençli bir toplum oluşturmak için daha fazla çaba göstermeleri gerektiği belirtiliyor.

Jeoloji mühendisleri, inşaat faaliyetlerinde kullanılan ivme değerlerinin bazı bölgelerde hatalı olduğunu, bu nedenle yerel zemin koşullarını göz önünde bulunduracak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Örneğin, Aksaray gibi bazı şehirler için verilen düşük ivme değerleri, bölgedeki büyük fay hatları göz önüne alındığında gerçekçi olmayabilir.

Sonuç olarak, Türkiye'nin jeolojik yapısı ve aktif fay hatlarının varlığı, ülkedeki her bölgenin potansiyel bir deprem riski taşıdığını gösteriyor. Bu nedenle, güncellenmiş diri fay haritasının ve detaylı risk analizlerinin, hem yerel yönetimler hem de vatandaşlar tarafından dikkatle incelenmesi ve gerekli önlemlerin alınması büyük önem taşıyor.