Gaziantep’te kamu hastanelerinde yaşanan randevu sorunu, vatandaşları farklı illerde sağlık hizmeti aramaya itti. Özellikle bazı branşlarda aylar sonrasına bile randevu alınamaması, sağlık hizmetlerine erişimi ciddi şekilde kısıtladı. Kentin hem kendi nüfusu hem de geçici koruma altındaki Suriyeli nüfusla birlikte durumu daha da ağırlaştırdı. Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Kazım Doğan Eroğulları, mevcut sağlık politikalarının hem vatandaşlar hem de sağlık çalışanları açısından mağduriyet oluşturduğunu belirterek sistemin ivedilikle gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

Bazı Alanlarda Geriye Gittik

Gaziantep Kilis Tabipler Odası Başkanı Kazım Doğan Eroğulları (1)

Tahmazoğlu’ndan Kritik Çağrı!
Tahmazoğlu’ndan Kritik Çağrı!
İçeriği Görüntüle

Bekleme konusunda eskiyle bir fark olmadığını belirten Eroğulları, “Eskiden hastanelerin önünde uzun kuyruklar olurdu; şimdi o kuyruklar internet başında, telefonda, bilgisayar ekranında yaşanıyor. Değişen pek bir şey yok, hatta bazı noktalarda daha da geriye gidildi. Şu anda bazı hastanelerde randevular 5 dakikada bir, hatta kimi yerlerde 3 dakikada bir veriliyor. Düşünün; yurttaş 3 dakikada derdini anlatacak, doktor muayene edecek, değerlendirme yapacak, tedaviye başlayacak ya da tetkik isteyecek. Bu sürede gerçek bir sağlık hizmeti verilemez.” dedi.

Randevu Almak Bile Zorlaştı

Sağlık sistemine, yani sağlığa ulaşmakta ciddi sıkıntılar yaşandığını belirten Eroğulları, “Aslında uzun zamandır dile getirdiğimiz "kışkırtılmış sağlık talebi" ve "çöken sağlık sistemi" tanımı tam da bugün yaşadıklarımızı anlatıyor. İnsanlar artık sağlık hizmetine ulaşamıyor. Özellikle kamu hastanelerinde bazı branşlarda aylar sonrasına ancak randevu alınabiliyor. Bu alanlarda ciddi hekim eksikliği var. Örneğin çocuk cerrahisi branşında, gece nöbetini tutan sadece bir hekim var. Koca bir şehirde, milyonların yaşadığı bir ilde tüm hastanelerin nöbetini tek bir çocuk cerrahı tutuyor. O da olmazsa, hastalar il dışına sevk edilmek zorunda kalıyor. Kardiyoloji, dermatoloji, kulak burun boğaz gibi birçok branşta da durum farklı değil; aylarca randevu bulunamıyor. Bulunduğunda ise randevular çok kısa aralıklarla veriliyor. Eskiden hastanelerin önünde uzun kuyruklar olurdu; şimdi o kuyruklar internet başında, telefonda, bilgisayar ekranında yaşanıyor. Değişen pek bir şey yok, hatta bazı noktalarda daha da geriye gidildi. Şu anda bazı hastanelerde randevular 5 dakikada bir, hatta kimi yerlerde 3 dakikada bir veriliyor. Düşünün; yurttaş 3 dakikada derdini anlatacak, doktor muayene edecek, değerlendirme yapacak, tedaviye başlayacak ya da tetkik isteyecek. Bu sürede gerçek bir sağlık hizmeti verilemez. Üstelik bu kadar kısa sürede randevu almak bile artık zorlaştı. Diyelim ki hastayla görüşme oldu, bu sefer de ameliyat, ultrason, tomografi gibi tetkikler için yine aylarca beklenmek zorunda kalınıyor.” şeklinde konuştu.

Hastaların Memnuniyeti Artıyor! Merkezi Hekim Randevu Sisteminde Büyük Yenilik

Bu Sistem Hasta Ediyor

Bugün yaşanan sorunların nedeninin hastalığı merkeze koyan, parayı ve rantı merkeze alan sağlık sisteminin bir sonucu olduğunu vurgulayan Eroğulları, “Halbuki sağlık sistemi, koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği; yani insanların hasta olduktan sonra değil, hasta olmadan önce korunduğu bir hizmet anlayışı olmalıdır. Gelişmiş ülkelerde bu böyledir. Mesela bütçeye baktığımızda koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın sürekli düştüğünü görüyoruz. Buna karşılık, rant hastanelerine, şehir hastanelerine, yani bizim şirket hastaneleri dediğimiz, aslında şehir hastanesi değil, holdinglerin işlettiği hastanelere ayrılan bütçe giderek artıyor. Sağlık Bakanlığı bütçesinin büyük çoğunluğunun buralara aktarıldığını görüyoruz. Dolayısıyla bu sistemin kendisi zaten bir sağlıksızlık üretiyor. Bu durumdan mağdur olan hem vatandaşlardır hem de hekimler ve sağlık emekçileridir. Hekimlere ve sağlık emekçilerine güvenilmiyor, inanılmıyor. Üç dakikada, beş dakikada bir hasta bakmak zorundalar ve bu da tükenmişliğe yol açıyor. Yurttaşlar da sağlık sistemine, sağlığına ulaşamıyor. Diyelim ki kamuda ulaşamadı, çözüm olarak özel hastanelere yönelmek zorunda kalıyor. Ancak özel hastaneye gitmek için de mevcut ekonomik koşullarda ciddi bir harcamayı göze almak gerekiyor. Bunun için elindeki varlığını, evi, arabası ne varsa satıp şifa arayan birçok insan var. Çünkü kamuda bu hizmeti alamıyor, sağlığına ulaşamıyor. Bu yüzden özel sektöre yöneliyor ama özel sektörde de ekonomik kriz nedeniyle hizmete ulaşmak zorlaşıyor. İnsanlar geçinemiyor; asgari ücret, memur maaşı, emekli maaşı belli. Rakamlar ortada. Yani şu anda, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi burada da aynı durumu yaşıyoruz. İnsanlar sağlığa ulaşamadığı için özel sektöre gitmek zorunda kalıyor. Özel sektörde de hizmete erişemeyen vatandaş ya evde kaderine razı oluyor ya da kendi çözümünü üretmeye çalışıyor. Yani bu sistem şu anda maalesef çökmüş durumda.” diye konuştu.

Önlem Şart

Çözümün, insanları hastalanmadan önce korumak olduğunu dile getiren Eroğulları, “Bakın, bir sağlık bakanımız vardı. 900 milyon hasta bakmakla övünüyordu. Gelişmiş ülkelerde bu tam tersidir. Gelişmiş ülkeler, “Toplumumuz sağlıklı, insanlarımız sağlıklı” diyerek övünür. Ama biz ise, hasta bakmakla övünüyoruz. Pandemiyi de yoğun bakımlarda karşıladık. Dolayısıyla sağlığa ayrılan bütçede, asıl önceliğin koruyucu hekimliğe, birinci basamak sağlık hizmetlerine verilmesi gerekiyor. Kaynağın bu alana aktarılması, güçlü bir koruyucu sağlık sistemi kurulması şart. Birinci basamak sağlık sisteminin kurulması ve kademeli sağlık hizmetine geçilmesi gerekiyor. Çünkü bugün birinci basamakta çok rahatlıkla tedavi edilebilecek basit bir boğaz enfeksiyonu için insanlar kulak burun boğaz uzmanına, hatta bu da yetmeyip profesöre gitmek istiyor. Basit bir boğaz enfeksiyonu çok kolay çözülebilecekken, sistemin bu şekilde işliyor olması hastanelerdeki yükü artırıyor. Oysa kademeli sistem getirilirse hastanelerdeki yük azalacak ve gerçekten ihtiyacı olan ama bugüne kadar sağlık hizmetine ulaşamayan insanlar bu hizmete kavuşabilecek. Bu, bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gereken bir sağlık politikasıdır.” ifadelerine yer verdi.

Hastane Sıra

Randevu Süresi Yetmiyor

Sağlık Bakanlığı’nın aşı konusundaki tereddütü ve kararsızlığı artıran bir politika izlediğine dikkat çeken Eroğulları, “Aşıya ulaşımı kolaylaştırmak yerine, insanların aşıya güven duymasını engelleyen, güvensizliği besleyen ve buna adeta izin veren bir iktidarla karşı karşıyayız. Oysa koruyucu, birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve kaynağın buraya aktarılması durumunda yalnızca hastalığı değil, sağlığı da öncelememiz gerekir. Sağlığı ve hastalığı birlikte değil, sağlığı merkeze alan bir politika ile; güçlendirilmiş bir birinci basamak sağlık sistemi, koruyucu hekimlik anlayışı ve ekip temelli bir yapıyla hekimler için daha iyi bir sağlık sistemi mümkündür. Böyle bir sistemde hem hekimler hem de sağlık emekçileri daha nitelikli sağlık hizmeti sunabilecek, hem de yurttaşlar hak ettikleri kaliteli hizmeti alabileceklerdir. Şu anda ise Bakanlık ve dolayısıyla iktidarın tek derdi niceliktir. Nitelik ile ilgili bir kaygıları yok. Hekimle hasta 3 dakika, hatta 1 dakika bile karşılaşsa yeterli görüyorlar. Her şey sadece sayıya indirgenmiş durumda. Hepimiz adeta birer sayıdan ibaretiz. Oysa sağlık hizmeti böyle bir şey değildir. Nitelikli bir sistem mümkündür. Bunun için sadece niyet yeterlidir. Rantı, parayı ve hastalığı merkeze koymak yerine sağlığı merkeze almak gerekir. Ancak bu anlayışla sorunlarımız çözülebilir.” dedi.

Kaynak: Fatma Gültekin