“Toplumsal Öfke Var, Ama Algı Operasyonu Tercih Edildi”
Radar sorununun toplumun her kesiminden ciddi tepki gördüğünü belirten Tayyar, “Uzunca aradan sonra belki ilk kez farklı siyasi görüşlere sahip kitleler, sorunun varlığına dair görüş birliğine vardı. Toplumsal öfkeye kulak vermek yerine, bazı ‘hatırlı’ hesaplarla algı çalışması tercih edildi” ifadelerini kullandı.
“İtiraz, Ölümden Yana Olmak Değil”
Tayyar, itirazların haksız yere “kazadan ya da ölümden yana” gibi gösterildiğini savunarak, “İtiraz, kurala değil; kuralsızlığa ve kurnazlığa. Duble yolda 100 metre arayla hız sınırı 70 km, 50 km ve 30 km’ye düşüyor; radarı 30 km tabelasının hemen arkasına yerleştiriyorsanız burada tedbir değil, tuzak vardır. Radar kurulan birçok yolda hız sınırı levhası dahi yok” dedi.
“Kurallarda Standart Olmalı, Muafiyet Kaldırılmalı”
Tayyar, uygulanması gereken önlemleri de şu sözlerle sıraladı:
“Kurallarda standart sağlanmalı, hız sınırları açıkça belirtilmeli. Hız kontrolü gerçekten insan hayatını korumak içinse, kurallarda hiçbir kesim için muafiyet olmamalı. Avrupa'da nasıl yapılıyorsa, bizde de öyle olmalı.”
“Vatandaşa Var, Protokole Yok Mu?”
Şamil Tayyar açıklamasını şu ifadelerle tamamladı:
“Bu risk vatandaş Ali için geçerliyken, bakan Ali, vali Davut, vekil Şamil ya da genel müdür Mahmut için yok mu? Vatandaş hız sınırını aşınca birini riske atıyor ama protokol araçları 180 km hızla geçtiğinde risk ortadan mı kalkıyor? Uygulamadaki tuzakları ve kurallardaki keyfiyeti kaldıralım, ondan sonra nerede isterseniz radar kurun, hız sınırında da standardı siz belirleyin.”
Tayyar’ın bu çıkışı, Gaziantep başta olmak üzere radar uygulamalarına yönelik artan toplumsal eleştirilerin siyasette de yankı bulduğunu gözler önüne serdi.