Gaziantep’te depremden en fazla hasar gören İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde öğrenciler, hâlâ konteyner sınıflarda eğitim görmek zorunda bırakılıyor. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 2025-2026 eğitim-öğretim yılı başında yayımladığı raporda, Gaziantep’te konteyner okulların varlığını sürdürdüğünü, sınıfların kalabalık olduğunu, öğretmen açığı, altyapı ve barınma sorunlarının hem öğrenciler hem de eğitim emekçilerini zor durumda bıraktığını belirtti.

Raporda, “Nurdağı’nda hâlen 5 konteyner okul eğitim vermeye devam ederken, İslahiye’de birleştirilmiş sınıflar, ücretli öğretmenlerin fazlalığı ve kadro eksikliği sorunları sürmektedir. Gaziantep merkez ve diğer ilçelerde ise yıkılan okulların yerine yeni binalar yapılmadığı için öğrenciler ikili eğitim yapmak zorunda kalmaktadır.” ifadelerine yer verildi.

Ayrıca raporda, kalıcı ve güvenli okul binalarının inşa edilmesi ve her öğrenciye ücretsiz öğün sağlanması çağrısında bulunuldu.

Eğitimde Deprem Izleri (5)

“Hâlen 300 Hane Konteynerlerde Yaşamak Zorunda Bırakılmaktadır”

Açıklanan raporda, “Gaziantep’in İslâhiye ve Nurdağı ilçelerinde kalıcı konutların bir kısmı teslim edilmiş olsa da altyapı ve ulaşım sorunları çözülememiştir. İslahiye’de bugüne kadar yaklaşık 6 bin 300 konutun yüzde 80’i teslim edilmiş, ancak dönüşüm bekleyen riskli binalar halk için tehdit olmaya devam etmektedir. Nurdağı’nda ise hâlen 300 hane konteynerlerde yaşamak zorunda bırakılmaktadır. Bu tablo, hızlı konut teslimatlarıyla övünen ekonomi politikalarının uzun vadeli sosyal planlama ve adil kaynak dağılımını ihmal ettiğini göstermektedir.” ifadeleri yer aldı.

“Nurdağı’nda Halen 5 Konteyner Okul Eğitim Veriyor”

Eğitim alanında da sorunların derin olduğu vurgulanan raporda, “Nurdağı’nda hâlen 5 konteyner okul eğitim verirken, İslahiye’de birleştirilmiş sınıflar, ücretli öğretmenlerin yoğunluğu ve kadro yetersizliği devam etmektedir. Gaziantep merkez ve diğer ilçelerde ise yıkılan okulların yerine yenileri yapılmadığı için öğrenciler ikili eğitim yapmak zorunda kalmaktadır. Geçici ve güvencesiz istihdam politikalarıyla düşük ücretle çalıştırılan öğretmenler ve destek personeli, kamusal eğitimin ne kadar geri plana itildiğinin somut göstergesidir. Bu nedenle kamu kaynaklarının ayrıcalıklı projelere değil, halkın barınma, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet ihtiyaçlarına yöneltilmesi hayati önem taşımaktadır.” açıklaması yapıldı.

“Öğrenciler Ciddi Akademik Kayıplar Yaşamakta”

Raporda, depremle birlikte eğitim hakkına ulaşımdaki eşitsizliklerin giderek derinleştiğinin altı çizilerek, “Bu süreçte deprem öncesine göre yüz binlerce çocuk eğitim dışında kalmış, devamsızlık oranları yükselmiştir. Konteynerlerde ders gören öğrenciler ciddi akademik kayıplar yaşamaktadır. Kamusal eğitim politikası terk edilmiştir. Bağış adı altında alınan kayıt ücretleri, geçici istihdam modelleri vb uygulamalarla, konteyner okullarda kalıcılaştırılan eğitim; iktidarın kamusal eğitimin gereğini yerine getirmediğini göstermektedir.” denildi.

Eğitimde Deprem Izleri (3)

“Ciddi Kaygılar Söz Konusudur”

Yoğun bir şekilde elektrik, su ve internet kesintileri sorunları devam ettiği belirtilen raporda, “Rant ve talan politikaları mülkiyet hakkını gasp etmektedir. Acele kamulaştırmalar, rezerv alan ilanları, TOKİ eliyle yürütülen projeler açıkça halkın mülkünü gasp etmektedir. Özellikle Hatay’da demografinin değiştirilmesine yönelik politikalar yürütüldüğüne ilişkin ciddi kaygılar söz konusudur.” sözleri yer aldı.

“İnşaat Alanları Solunum Yolu Hastalıklarını Artırmakta”

Raporda, “İnşaat alanları ve inşaat malzemeleri taşıyan kamyonların geçtiği güzergahlarda gerekli tedbirler alınmadığı için öğrenci ve eğitim emekçilerinin yaşamına yönelik ciddi tehditler söz konusudur. Yürütülen kontrolsüz yıkım, enkaz kaldırma ve inşaat faaliyetleri nedeniyle hava kirliliği ciddi bir sorununa dönüşmüştür. Toz, asbest ve diğer zararlı partiküller, öğrenciler ve eğitim emekçileri başta olmak üzere tüm yurttaşların solunum yolu hastalıklarını artırmakta; kronik rahatsızlıkları tetiklemektedir.” ifadeleri yer aldı.

“Eğitim-Öğretim Sağlıklı Biçimde Sürdürülememekte”

Raporda ayrıca, “Deprem bölgelerindeki üniversiteler, fiziki yıkım ve altyapı sorunlarının yanı sıra barınma ve ulaşım krizi nedeniyle eğitim-öğretimi sağlıklı biçimde sürdürememektedir. Üniversite öğrencilerinin önemli bir kısmı hâlâ yurt yetersizliği nedeniyle konteynerlerde, akrabalarının yanında ya da yüksek kiralarla güvencesiz koşullarda barınmak zorunda kalmaktadır. Derslik ve laboratuvarların hasarlı olması, akademik faaliyetleri kısıtlarken; öğretim elemanlarının barınma ve geçim sorunları, nitelikli eğitim üretimini zayıflatmaktadır.” açıklaması yapıldı.

Gaziantep’te Mucize Kurtuluş
Gaziantep’te Mucize Kurtuluş
İçeriği Görüntüle

Eğitimde Deprem Izleri (2)

“Konteyner Okullar Kademeli Olarak Kapatılmalı”

Eğitim Sen, yayımladığı raporda, talepleri şu şekilde yer aldı:

“Konteyner okullar kademeli olarak kapatılmalı, yerlerine depreme dayanıklı, altyapısı tamamlanmış, ihtiyaca uygun sayıda ve donanımda kalıcı okul binaları yapılmalıdır. Tüm kademelerde her öğrenciye ücretsiz bir öğün yemek, temiz içme suyu, kırtasiye, dijital erişim ve ulaşım desteği sağlanmalıdır. Öğrenciler ve eğitim emekçileri için psikososyal destek ve rehberlik hizmetleri yaygınlaştırılmalıdır. Tüm eğitim emekçileri için kadrolu, güvenceli istihdam sağlanmalı; TYP ve diğer geçici istihdam modelleri yerine kadrolu temizlik ve destek personeli istihdam edilmelidir. Eşit işe eşit ücret ilkesi uygulanmalı, iş sağlığı ve güvenliği eksiksiz sağlanmalıdır. Norm kadro adaleti sağlanmalı, branş dışı görevlendirmelere son verilmelidir. Barınma sorunu yaşayan eğitim emekçileri için lojman ve kira desteği hayata geçirilmelidir.”

“Çocukların Eğitim Hakkı Güvence Altına Alınmalı”

Raporda, talepler arasında yer alan diğer bir konu ise MESEM olması dikkat çekti. Yayımlanan raporda, “MESEM uygulamaları ve çocuk emeği sömürüsüne son verilmelidir. Çocukların mevsimlik tarım işçisi olarak çalıştırılmasına derhal son verilmelidir. Ancak bu sorun devam ettiği sürece, bu çocukların eğitim hakkı güvence altına alınmalı; göç ettikleri bölgelerde telafi eğitim programları uygulanmalı, gezici öğretmenlik ve mobil okul uygulamaları hayata geçirilmeli, ücretsiz ulaşım, barınma ve sosyal destek sağlanarak eğitimden kopmaları önlenmelidir. Kamu kaynaklarının kullanımında devlet okulları önceliklendirilmelidir.” vurgusu yapıldı.

“Rezerv Alan Uygulamaları Derhal Durdurulmalı”

Bir başka talepte ise, özel okullara verilen teşviklerin ve kamu protokollerinin durdurulması, bu kaynakların kamusal, bilimsel, laik, cinsiyet eşitlikçi ve anadilinde eğitim için devlet okullarına aktarılması gerektiği belirtildi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın cemaat, dernek ve vakıflarla yaptığı bütün protokoller iptal edilmesi gerektiği vurgulandı. Kamu harcamalarında şeffaflık, toplumsal denetim ve hesap verebilirlik sağlanması gerektiği ifade edildi. Acele kamulaştırma ve rezerv alan uygulamaları derhal durdurulmalı; okul ve şantiye çevrelerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemleri eksiksiz olarak alınmasının altı çizildi. Başta deprem bölgeleri olmak üzere ülke genelinde halkın insanca yaşanabilir, güvenli, sağlıklı barınma hakkı güvence altına alınmalıdır, değerlendirmesi yapıldı.

Eğitimde Deprem Izleri (1)

“İlerleme Raporları Kamuoyuna Açık Olmalı”

Eğitim Sen tarafından yayımlanan raporda, “Deprem bölgelerindeki eğitim tablosu, yalnızca bir doğal afetin sonucu değildir; siyasi tercihlerle büyütülen bir eşitsizlik rejiminin ürünüdür. Çocuklar hâlâ konteyner sınıflara, okullar şantiye koridorlarına sıkıştırılmıştır. Kamu kaynakları eğitim için değil, rant projeleri için harcanmış; “acele kamulaştırma” ve rezerv alan uygulamalarıyla yurttaşların mülkiyet ve barınma hakkı gasp edilmiştir. Aradan iki buçuk yıl geçmesine rağmen hâlâ ikili öğretim, kalabalık sınıflar, hijyen ve personel yetersizliği, öğretmen güvencesizliği konuşuluyorsa bu “imkânsızlık” değil, siyasi irade eksikliğidir. Biz Eğitim Sen olarak açıkça söylüyoruz: İhtiyacını karşılayacak yeterli sayıda, depreme dayanıklı ve donanımlı kalıcı okul binaları, her okul için güvenli ve şeffaf altyapı, her öğrenciye ücretsiz bir öğün yemek, eğitim emekçileri için güvenceli istihdam derhal sağlanmalıdır. İhale süreçleri ve ilerleme raporları kamuoyuna açık olmalı, bağımsız izleme kurulları üç ayda bir rapor yayımlamalıdır. Konteyner ve prefabrik yapılar için azami süre getirilmelidir. Bu ülkenin çocuklarını konteynerlere, geleceğini şantiyelere mahkûm etmeyeceğiz! Bugün atılmayan her adım, yarın telafisi daha da zor kayıplar yaratacaktır. Eğitim Sen olarak emekçilerin, öğrencilerin ve halkın yanında; kamunun yararı ve toplumsal adalet için mücadelemizi sürdüreceğiz.” sözleri yer aldı.

Kaynak: Hatice Zengin