Gaziantep, binlerce yıllık geçmişiyle Anadolu’nun en önemli kültür ve medeniyet merkezlerinden biri olarak dikkat çekiyor. İpek Yolu üzerinde stratejik bir noktada bulunan şehir, tarih boyunca Mezopotamya ile Akdeniz arasındaki geçiş güzergâhı olması nedeniyle sayısız uygarlığa ev sahipliği yaptı. Bugün ise Gaziantep, gastronomisi ve el sanatlarının yanı sıra sahip olduğu mozaikleriyle de dünya çapında tanınıyor. Zeugma Antik Kenti’nin ardından gün yüzüne çıkarılan Sakçagözü mozaikleri, Anadolu’nun gizli hazineleri arasında yerini aldı.
Gaziantep'te Tarihi Kökleri Binlerce Yıl Öncesine Dayanıyor
Gaziantep’in tarihi, bazı kaynaklarda M.Ö. 5600’lere kadar götürülüyor. Kalkolitik, Paleolitik ve Neolitik dönemlerden geçen bölge, Tunç Çağı’ndan itibaren Mezopotamya, Hitit, Mitanni, Asur, Pers, Büyük İskender, Yunan, Roma, Bizans, Arap-İslam ve Türk-İslam uygarlıklarının izlerini taşıyor. Bu yönüyle Gaziantep, dünyanın en eski yerleşim alanlarından biri olma özelliğini sürdürüyor. İstiklal Savaşı’nda gösterilen büyük mücadele ve verilen 6 bin 317 şehit, kente “Gazi” unvanını kazandırırken, halkın mücadeleci ruhu da tarih boyunca her alana yansımış durumda.
Anadolu’nun Gizli Hazinesi Sakçagözü Mozaikleri
Gaziantep bölgesinde yapılan arkeolojik çalışmalar, çok sayıda medeniyetin izlerini ortaya koydu. Sakçagözü, Tilmen Höyük, Zincirli, Yesemek ve Karkamış gibi yerleşimlerde gerçekleştirilen kazılarda M.Ö. 1800-1700 yıllarına tarihlenen dönemde 20 küçük krallığın oluşturduğu büyük bir devletin varlığı belirlendi. İlk krallık merkezi Halep’teki Halpa Krallığı olarak biliniyor. Daha sonraki süreçte Büyük İskender’in ölümünün ardından bölge Seleukos Krallığı’na, ardından Kommagene topraklarına katıldı. Roma ve Bizans dönemlerinde ise bölge önemini korudu. Hz. Ömer döneminde İslam ordularının bölgeyi fethetmesiyle birlikte Müslümanlık kabul edildi. Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklular, ardından da Osmanlı İmparatorluğu bölgeye hâkim oldu.
Sakçagözü’nün Merkezi
Gaziantep’in Sakçagözü bölgesinde bulunan Coba Höyük, ilin en önemli arkeolojik alanlarından biri. Gaziantep merkeze yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta yer alan höyük, 140 x 90 metre boyutlarında ve 9 metre yüksekliğinde orta büyüklükte bir tepe görünümünde. İlk kez 1883’te Karl Humann ve Felix von Luschan tarafından tespit edilen Coba Höyük, 1907’de İngiliz arkeolog John Garstang başkanlığında kazılmaya başlandı. 1911 ve 1912’de devam eden çalışmalarda, Kalkolitik döneme ait Obeid kültürünün tipik kaseleri bulundu. İnce hamurlu, grimsi ve pembemsi renklerde olan bu kaplar, literatüre “Coba Kaseleri” adıyla geçti.
Yerleşim Tarihi Dönemleri Aydınlatıyor
Coba Höyük’teki kazılar, bölgenin farklı dönemlerdeki yaşam biçimlerine ışık tutuyor. Erken Halaf Dönemi tabakalarında kulübe tipi yapıların izleri bulunurken, Geç Halaf Dönemi’nde masif kerpiç duvarlarla yapılan evlerin ortaya çıkarıldığı görüldü. Obeyd Dönemi’ni temsil eden tabakalarda ise ilk kez Coba kaseleri gün yüzüne çıkarıldı. Bu buluntular, Gaziantep’in tarih öncesi çağlardan itibaren sürekli bir yerleşim alanı olduğunu ortaya koyuyor.
Geç Hitit Dönemine Ait Kraliyet Merkezi
Sakçagözü’nde arkeoloji açısından en önemli keşif, M.Ö. 1. binyılın ilk çeyreğine tarihlenen Geç Hitit Dönemi kraliyet merkezidir. Bu döneme ait büyük bir saray, surlarla çevrili yapılar ve taş kabartmalar ortaya çıkarıldı. Özellikle kuşadam ve tanrı figürlerinin yer aldığı ortostat kabartmalar, Arami sanatının seçkin örnekleri arasında gösteriliyor. Saray girişinde bulunan aslan heykelleri de dikkat çeken buluntular arasında. Kazılardan çıkarılan taşınabilir eserler, Berlin’deki Vorderasiatische Museum’un yanı sıra Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi’nde sergileniyor.