Yeni Elbiseler, Masum Sevinçler

Gaziantep’in eski öğretmenlerinden Orhan Akın, geçmiş bayramların sade ama içten heyecanını anlatırken, o sabahların evlerde nasıl bir telaşla başladığını şöyle dile getiriyor:
“Bayram sabahı herkes erkenden kalkar, yeni kıyafetlerini giyerdi. O zaman yeni elbise almak büyük bir mutluluktu. Bayram namazına gidilir, çocuklar ellerinde mendilleriyle büyüklerinin ellerini öpmeye gider, bayram harçlıklarını alırdı.”

Bayram Sofralarının Vazgeçilmezi

Akın’a göre, Gaziantep’te bayram demek dolma ve kurabiye demekti. “Bayram geldi mi herkesin evinde dolma pişerdi, fıstıklı kurabiye kokusu sokaklara yayılırdı,” diyen Akın, o dönemin lezzet dolu atmosferini şu sözlerle aktarıyor:
“Her evde dolma olurdu, o bayramın olmazsa olmazıydı. Kurabiye de pişerdi, özellikle Antep’in meşhur fıstıklı bayram kurabiyesi. Fırınlardan yayılan o koku hâlâ burnumda.”
Bayram sabahı hazırlanan dolma ve kurabiyeler misafirlere ikram edilir, komşular arasında tepsi tepsi tatlı alışverişi yapılırdı. “O zamanlar herkes birbirine giderdi. Şimdi bayramlar biraz sessiz geçti mi içim burkuluyor,” diyerek geçmişe duyduğu özlemi dile getiriyor.

“Eskiden Bayramlar Daha Sıcaktı”

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bayramların ruhunun değiştiğini belirten Akın, geçmişle bugünü kıyaslarken duygulanıyor:
“Eskiden bayramlar bir başka güzeldi. Herkes birbirini tanır, kapılar ardına kadar açıktı. Şimdi teknoloji var ama o sıcaklık yok. Bizim bayramlarımız, insanın içini ısıtan bayramlardı.”

Gaziantep’te Kalaycılık: Zamanın Tozuna Direnen Ustalık
Gaziantep’te Kalaycılık: Zamanın Tozuna Direnen Ustalık
İçeriği Görüntüle

Kültürel Hafızada Bayramın Yeri

Gaziantep’te bayramlar yalnızca dini bir gün değil; aynı zamanda toplumsal dayanışmanın, paylaşmanın ve birlikteliğin simgesiydi. Orhan Akın gibi yaşlı kuşaklar, bu geleneklerin unutulmaması gerektiğini vurguluyor.
“Dolmanın, kurabiyenin, o bayram telaşının unutulmamasını isterim,” diyen Akın, sözlerini duygusal bir tebessümle noktalıyor.

Kaynak: Haber Merkezi