Gaziantep, hem Türkiye’nin üretim merkezlerinden biri hem de son on yılda yoğun dış göç alan bir sınır kenti olarak dikkat çekiyor. Özellikle Suriye iç savaşının ardından yaşanan göç dalgası, kentin demografik yapısını ve sanayi dinamiklerini köklü biçimde etkiledi. Bugün Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi (OSB), dış göçün yarattığı sosyal ve ekonomik baskılara rağmen üretim kapasitesini korumaya çalışıyor.
Göçle Gelen İş Gücü: Fırsat mı, Risk mi?
Gaziantep Sanayi Odası’nın değerlendirmelerine göre, kentteki sanayi kuruluşları göçle gelen nüfusu düşük maliyetli iş gücü olarak değerlendiriyor. Özellikle tekstil, ayakkabı ve gıda sektörlerinde Suriyeli işçilerin yoğun biçimde istihdam edildiği belirtiliyor. Ancak bu durum, kayıt dışı çalışmanın yaygınlaşması ve yerli iş gücünün ücret rekabetinde dezavantajlı hâle gelmesi gibi sorunları da beraberinde getiriyor.
Sosyal Uyum ve Çalışma Koşulları
Kentteki göçmen işçilerin büyük bölümü asgari ücretin altında, sosyal güvenceden yoksun koşullarda çalışıyor. Bu tablo, hem işçi hakları hem de sosyal uyum açısından ciddi riskler doğuruyor. Kent Konseyi Göç Sivil Etkileşim Sempozyumu’nda yapılan değerlendirmelerde, Gaziantep’in göçü “sessizce taşıyan” bir şehir olduğu, ancak yereldeki mağduriyetlerin yeterince dile getirilmediği vurgulandı.
![]()
Üretim Kapasitesi ve Demografik Baskı
Gaziantep OSB, Türkiye’nin en büyük sanayi bölgelerinden biri olarak yaklaşık 900 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyor. Ancak göçle birlikte artan nüfus, konut, ulaşım ve kamu hizmetleri üzerinde baskı oluşturuyor. Bu durum, sanayi altyapısının sürdürülebilirliği açısından yeni planlama ihtiyaçlarını gündeme getiriyor.
Yerel Yönetimlerin Rolü
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve ilgili sanayi kuruluşları, göçmen işçilerin entegrasyonu ve iş gücü piyasasının düzenlenmesi için çeşitli projeler yürütüyor. Ancak uzmanlara göre, göçün etkilerini dengelemek için daha kapsamlı şehirleşme ve sosyal politika stratejilerine ihtiyaç var.




