Gaziantep Kulübü ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleştirilen Alleben Toplantıları'nda dikkat çekici bir rapor hazırlandı. "Şehrimizde Değişen Nüfus Yapısı ve Etkileri" başlıklı raporda, Türkiye'nin genel doğurganlık hızının 1,62 olduğuna dikkat çekilirken, Suriyeliler için bu oranın 5,3 olduğu belirtildi. Raporda, önümüzdeki 20 yıl içinde Gaziantep nüfusunun yarısının Suriyeli olacağı tahminine yer verildi.

Gaziantep Kulübü'nün ev sahipliğinde gerçekleştirilen Alleben Toplantıları kapsamında, "Şehrimizde Değişen Nüfus Yapısı ve Etkileri" başlıklı bir raporun tanıtıldığı basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya Gaziantep Kulübü Başkanı Kübra Kayın, Kurucu Başkan ve TOSYÖV Başkan Yardımcısı Necati Binici, kulübün eski yöneticilerinden Sıtkı Severoğlu, Tarık Aytekin, Erol Karabay, davetliler ve basın mensupları katıldı. Toplantıda, Gaziantep'in nüfus yapısındaki değişimler ve bu değişimlerin gelecekteki etkileri ele alındı.

20 YIL SONRA GAZİANTEP’TE NASIL YAŞAYACAĞIZ?

Basın toplantısı Gaziantep Kulübü Kurucu Başkanı Necati Binici’nin açılış konuşması ile başladı. Binici, ‘’Gaziantep ile ilgili 20 yıl sonrasına bakıldığında Suriyeli Nüfusunun kent nüfusunun yüzde 50’sini oluşturacağı öngörülüyor. Türkiye’de 1,62 olan doğurganlık hızı, Suriyelilerde 5,3. 20 yıl sonra Gaziantep’te nasıl yaşayacağız?’’ diye sordu.

BAŞ EDİLEMEZ SORUNLARLA KARŞI KARŞIYAYIZ

Binicinin konuşmasının ardından Gaziantep Kulübü Başkanı Kübra Kayın, 41 STK’nın imzasıyla hazırlanan raporu okudu. Kayın, ‘’Suriye’de baş gösteren iç karışıklıklardan sonra ilk gelişlerin başladığı Nisan 2011 tarihinden bu yana hükümetimiz tarafından açık kapı politikasının uygulanması ile ülkemize düzensiz ve kontrolsüz olarak gelen Suriyelilerin zaman içinde kadim şehrimizin eşsiz tarihi ve kültürel değerlerine, sosyal ve iş hayatına olumsuz etkilerine tanık olmaktayız. Suriyelilerle “Geçici Koruma Rejimi” kapsamında geçici sığınmacı olarak 13 yıldan beri birlikte yaşamakta, yaşamsal her şeyi paylaşmaktayız. Bu insan olmanın gereği gönüllü ve isteyerek yaptığımız bir davranıştır. Geçici koruma rejimi; uluslararası standartlara uygun olarak ortaya konmuş bir düzenleme olup ülkeye giriş yapan ani ve kalabalık mülteci hareketlerinde yapılması gerekenleri içermektedir. Bu kapsamda Suriyelilere sınırsız kalış ve kendi istekleri dışında zorla göndermemeyi, acil insani ihtiyaçlarının karşılanması ile oluşturulan kamplarda barınma, iaşe, sağlık, güvenlik gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanmaktadır. Kısa bir zamanda milyonlarca sığınmacının ülkemize gelmesi, bu konuda yasalarımızın ve uluslararası benimsenmiş kuralların göz ardı edilerek, palyatif uygulamalarla bugüne gelinmiş olması, baş edilemez sorunlarla karşı karşıya kalmamıza neden olmuştur.’’

TÜRKÇE BİLMEYEN HUKUK FAKÜLTESİNDEN MEZUN AVUKATLAR VAR

Suriye uyruklu öğrencilere üniversitelerde özel kontenjanlar açıldığını aktaran Kayın, ‘’Fakültelerimizden mezun olmuş Suriyeliler ise bambaşka bir sorun oluşturmaktadır. Hukuk Fakültesini bitirip avukat olmuş, T.C. vatandaşı olmuş, Baroya kabul edilmiş, avukatlık ofisi açmış ama Türkçe bilmeyen Suriyeli avukatlarımız mevcuttur. Türkçe bilmeden Türkiye’deki bir hukuk fakültesinden mezun olunabilmesi oldukça düşündürücüdür.’’

KAYIT DIŞI BİRÇOK FİRMA VAR

Raporda Suriyeli Mültecilerin iş dünyasındaki etkileri de yer aldı. Kayın, ‘’2023 yılı itibari ile Gaziantep’te ticaret ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren 5000’nin üzerinde Suriyeli firma bulunmaktadır. Bunun yanında kayıt dışı faaliyet gösteren çok sayıda işletme, küçük esnaf ve atölye vardır. Bu gayri resmi firmalar vergi vermemekte, SGK primi ödememekte, diğer firmaların yaptırmak zorunda olduğu ruhsat, iş güvenliği sağlığı vb. yükümlülüklerle ilgili masrafları olmamaktadır. Bu durum haksız rekabete neden olmaktadır. Geçici koruma altındaki çok sayıda Suriyeli ise kayıtlı ve çoğunlukla kayıtsız işgücü olarak iş hayatına katılmaktadırlar.’’

KÜLTÜRÜMÜZ OLUMSUZ OLARAK ETKİLENMEKTEDİR 

Suriyeliler kendi kültürlerinden ödün vermeden yaşadığını söyleyen Kayın, ‘’ Gaziantep’te yaşam; yerli nüfus için gittikçe çekilmez hale gelmektedir, Yolda, toplu ulaşım araçlarında, parkta, evde, işte çevreyle uyumlu olamamakta, kendi kültürlerini, alışkanlıklarını olduğu gibi sürdürmekte ve biz Gazianteplilerin yaşam alanını daraltmaktadırlar. Türk öğrencilerimiz üniversiteye girerken yıllar süren yoğun bir hazırlık sonunda seviye tespit sınavına girerek fakültelere yerleştirilirken, Suriyeli öğrenciler YÖS sınavı haricinde sınavsız bir şekilde fakültelere girebilmektedir. Dolayısıyla üniversitelerimizde sürekli artan, haksız rekabet oluşturan Suriyeli öğrenci potansiyeli ile karşı karşıyayız. Önceleri az sayıdaki yabancı öğrenci bir şekilde entegre olurdu. Kalabalık olduklarında buna ihtiyaç duymadıkları, kendi dillerini, kendi kültürlerini içimizde yaşamaya devam ettikleri gözlenmektedir. Gittikçe artan bir şekilde kültürel ve sosyal alışkanlıklarımız, kadim kültürümüz olumsuz şekilde etkilenmektedir.’’

12 BİN 464 KİŞİYE İKAMET İZNİ VERİLDİ

09.01.2020 itibari ile sayıları 454.002 olarak ifade edilen ancak sayılarının çok daha fazla olduğu bilinen Suriyelilerin il ve ilçelere dağılmış olduğu görülmektedir. Bu rakamın sadece 12.464’üne Gaziantep’te ikamet izni verilmiştir. Bunların yüzde 83’ü kısa dönemli ikamet izni alırken, yüzde 12’si çalışma iznine sahiptir. Dolayısıyla Gaziantep’te yaşayan Suriyelilerin yaklaşık yüzde 97’si geçici koruma kapsamında ve yardıma bağımlı bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. 

KAMU HARCAMALARININ BEDELİNİ TOPLUM ÖDÜYOR

Geçici koruma altındaki Suriyeli sayısının bu denli yüksek olması, kamu harcamalarının da artmasına yol açmıştır. Bilindiği gibi kamu mallarının tüketiminden hiç kimse dışlanamamaktadır. Bir başka deyişle kamu harcamalarının bedeli tüm toplum tarafından ödenirken herhangi bir maliyete katlanmayanlar da yapılan harcamalardan fayda elde edebilmektedir. Dolayısıyla Geçici koruma altındaki Suriyeli bahsi geçtiğinde negatif tepki verenlerin, çoğu kez geri planda bu iktisadi gerekçeden hareket ettiği görülmektedir.
Geçici koruma altındaki Suriyeliler Türk hastalara oranla kamu hastanelerini 8 kat daha fazla kullanmaktadır. Saha çalışmasında karşılaşılan şikâyetlerden biri de Suriyelilerin yoğun olarak kamu hastanelerini kullanması ve Türk hastaların özel hastaneleri kullanmak zorunda kalmalarıdır. 

SAĞLIK İÇİN AYRILAN BÜTÇENİN BÜYÜK KISMI SURİYELİLERE HARCANMAKTADIR

Gaziantep’te Suriyeli Sığınmacılara yönelik sağlık hizmeti veren ve aile sağlığı merkezleri gibi çalışan “göçmen sağlığı merkezi” adı altında 12 adet merkez vardır. Burada ağırlıklı Suriyeli hekim ve sağlık personeli çalışmaktadır. Ayrıca Suriyeli sığınmacılar Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının sağlıkla ilgili yükümlü olduğu muayene ücretini ve ilaç katılım payı ücretini ödemezken, bizim insanımız bu ücretleri ödemektedir. Bu durumun da Suriyelilerin sağlık sistemini kullanım sıklığını ve maliyetini arttırdığı yönünde endişemiz mevcuttur. Gaziantep’te sağlık sistemine ayrılan bütçenin büyük bir kısmı Suriyelilere harcanmaktadır.

Gaziantep'te güpe gündüz silahlı saldırı Gaziantep'te güpe gündüz silahlı saldırı

ÖNÜMÜZDEKİ 20 YIL NÜFUSUN YÜZDE 50’Sİ SURİYELİ OLACAK

Türkiye’de 2022 yılı verilerine göre doğurganlık hızı 1.62 olmuştur. Bu durum, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2.10'un altında kaldığını göstermektedir. Suriye’de Suriyelilerin doğum oranı 2,7 iken Türkiye’deki Suriyelilerin doğum oranı 5,3 seviyesindedir. Önümüzdeki 20 yılın projeksiyonunu çıkardığımızda Gaziantep’in nüfusunun %50’sinin Suriyeli olacağı görülmektedir. Demek ki, Türkiye’deki yaşam Suriyeliler için giderek daha kolay ve sürdürülebilir hale gelmiştir. Dolayısıyla ne kadar kişiyi ülkesine geri gönderirseniz gönderin, bu nüfus artışıyla aynı sayılarla karşılaşmanız neredeyse kesindir. Bu durum ekonomik, sosyal ve siyasi yükün hiç eksilmemesi ve demografik yapının bozulması anlamı taşıyacaktır.’’ dedi.                        

TOPLUMSAL OLAYLARA NEDEN OLABİLİR

Sonuç olarak Gaziantep şehrinde sığınmacılar dezavantajlı mahallelerde yoğunlaşmışlardır. Dolayısıyla mevcut siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel problemlere sahip bu mahallelere yenilerinin eklenme olasılığı yüksektir. Bu durumun önümüzdeki yıllarda toplumsal olaylara neden olması da olasıdır. 

SURİYELİLERİN GERİ DÖNÜŞÜNÜ SAĞLAYACAK POLİTİKALAR ÜRETİLMELİ

Çözüm önerilerini sıralayan Kayın, ‘’ Türkiye’nin acilen mevcut politikasından vazgeçip, halkın problemlerini çözecek ülkemizin gerçekleri ve halkımızın yararlarını gözetecek, geçici koruma altındaki Suriyelilerin geri dönüşünü sağlayacak politikalar üretmesi gerekmektedir. Sığınmacılarla ilgili imzalanan uluslararası anlaşmalar gözden geçirilmeli ve sığınmacıların geri dönüşünü sağlayacak müzakerelere ivedilikle başlanmalıdır’’ ifadelerine yer verdi.

Kaynak: Hatice Zengin