Halfeti hattında, Fırat’ın kıvrımlarının oluşturduğu ‘yarımada’ Rumkale çevresinde, Baraj gölünün suları altında kalan köyler yüzyılların hikâyelerini bünyesinde saklıyor. Hem arkeologların ilgisini çeken kalıntılar hem de yöre halkının aktardığı efsaneler suyun üstünde kalan minareyle birlikte bölgeyi “görünmez” bir miras alanı haline getiriyor.
Suların Altına Gömülen Yerleşimler
1990’larda ve sonrasında inşa edilen barajlar (özellikle Birecik–Fırat projeleri) nehrin su seviyesini artırdı; bunun sonucunda Rumkale civarındaki bazı yerleşimlerin bir bölümü su altında kaldı. Bölgeye tekne turları yapanlar, gölde bazen yalnızca minaresi görünen bir cami, bazen de tamamen suyun altında kalmış evlere uzanan taş duvarları gösteriyor. Bu durum, bölgenin “batık köy” kimliğini şekillendirdi.
Neler Saklı? Arkeoloji — Belgelenmiş Bulgular
Kale ve çevresindeki kalıntılar: Rumkale, antik dönemlerden Osmanlı’ya kadar pek çok medeniyetin izlerini taşıyan kompleks bir alan. Yüzeyde görülen kilise kalıntıları, su sarnıçları, kuyular ve sur duvarlarının yanı sıra, suyla kaplı alanlarda da Roma–Orta Çağ dönemine ait yapı izleri olduğu yönünde kayıtlar ve fotografik belgelemeler var. Bu çalışmalar devlet kurumları ve üniversiteler tarafından dokümante edildi.
Su Altı Arkeolojisi ve Fotoğraflar:
Gaziantep yönetimi ve dalış ekipleri tarafından yapılan su altı görüntülemeleri, Rumkale’nin eteklerindeki suların altında mimari izler, taşlaşmış ev çatıları ve taş duvar kalıntıları yakaladığını gösteriyor. Üst düzey dalgıçlar/araştırmacılar bölgenin “çok zengin bir arkeolojik potansiyel” barındırdığını belirtti.
En Görünür Sır: Batık Minare ve Suyun Üstündeki İzler
Rumkale–Halfeti rotasında tekne turlarına çıkanların en çok fotoğrafladığı görüntü, sudan yalnızca minaresi yükselen “batık cami” manzarası. Bu görsel, hem bölge turizminin simgesi hem de baraj politikalarının yerel peyzaj üzerindeki dramatik etkisinin sembolü hâline geldi. Zaman zaman su seviyesinin düşmesiyle daha fazla yapı ortaya çıkıyor; dalgıçlar ve fotoğrafçılar bu “anlık açığa çıkışları” belgeleyebiliyor.
Efsaneler, Mitler ve Yerel Hafıza:
Rumkale-Halfeti hattı yalnızca taş ve tuğladan ibaret değil; yerel anlatılar, Ermeni, Arap ve Kürt halklarının aktardığı hikâyeler, Hristiyan inanışlarına ait rivayetler (ör. havarilerden Yohannes’in bölgede olduğu anlatıları) ve Halfeti’ye özgü “siyah gül” efsanesi gibi motifler bölgeyi kültürel açıdan katmanlı kılıyor. Bu sözlü tarih öğeleri, suyla birlikte kaybolmuş yaşamların izini sürmek için önemli kaynaklar sunuyor.
Kayıp mı, Korunuyor mu? — Koruma, Turizm ve Riskler
Koruma çabaları: Bölge yerel ve merkezi kurumların ilgi odağında; Rumkale’nin çevresel ve arkeolojik değerini açığa çıkarma projeleri (su altı arkeolojisi, cam teras, teleferik vb. turizm yatırımları) gündemde. Resmi yetkililer, su altında kalan kalıntıların belgelenip sergilenmesi için projeler planlandığını açıkladı.
Turizm Fırsatı vs. Miras Riski:
Tekne turları, fotoğrafçılık ve dalış turları bölge ekonomisine hareket getirdi; ancak kontrolsüz turizm, su altı kalıntılarına zarar verebilecek müdahaleler ve baraj rejiminin günlük/senaryo bazlı su seviyesi değişiklikleri, hem doğal hem kültürel miras açısından risk oluşturuyor. Uzmanlar, hassas su altı arkeolojisi çalışmaları ve sürdürülebilir turizm yönetimi gerektiğini vurguluyor.
Suda Ortaya Çıkan Keşifler
Bölgede profesyonel dalgıçlar ve fotoğraf ekipleri su altı çekimleri gerçekleştirdi. Bu çekimler; taş ev kalıntıları, hamam izleri ve bazen ev içi öğeleri andıran taş kümeleri ortaya koydu. Dalıcılar bölgenin temiz su koşulları ve iyi korunmuş yüzeyleri nedeniyle “arkeo-dalış” açısından dikkat çekici olduğunu söylüyor; fakat kapsamlı kazılar, baraj rejimi ve maliyet nedeniyle sınırlı kaldı.
Bilinmeyenler: Hangi sorular Cevapsız?
Su altındaki yapılar tam anlamıyla hangi dönemlere ait? (Geniş ölçekli, kontrollü su altı kazı verisi sınırlı.)
Baraj rejimi uzun vadede bu kalıntıları daha fazla yok eder mi? (Su seviyesi yönetimi, erozyon ve biyolojik etkiler belirsizlik yaratıyor.)
Bölgedeki taşınmış toplulukların kültürel mirası nasıl daha iyi belgeye bağlanır? (Sözlü tarih projeleri eksik.)
Uzmanlardan kısa notlar (belirtilen kaynaklara göre)
Arkeologlar: Rumkale çevresinin çok katmanlı bir tarih sunduğunu; su altı verilerinin sistematik olarak toplanması gerektiğini söylüyor.
Koruma yetkilileri: Bölgenin turizme açılması planlanırken “su altı arkeoloji” kayıtlarının artırılacağını ve bazı alanlarda dalışla belgeleme projelerinin yapılacağını belirtiyor.
Suların Altındaki Hafıza
Rumkale ve çevresindeki batık köyler, sadece sulara gömülü taşlardan ibaret değil; suyun altında korunmuş bir insanlık mirası, anlatılar ve görünür efsaneler taşıyor. Minaresiyle gözüken batık cami, su altı evleri, kilise ve manastır kalıntıları; bunların her biri hem tarih bilimine çağrı yapıyor hem de yerel toplulukların belleği açısından birer uyarı niteliğinde: “Kayıt altına alın, koruyun, anlatın.” Bölgeyi ziyaret eden turistin çektiği fotoğraflar kadar, arkeologların titiz kayıtları da bu saklı sırların aydınlanmasında belirleyici olacak.