Misafir Bereket Sayılır, Sofra Paylaşılır
Gaziantep’te misafir, evin bereketi ve huzuru olarak görülür. Anadolu kültürünün en belirgin özelliklerinden biri olan misafirperverlik, bu şehirde adeta bir yaşam biçimine dönüşmüştür.
Bir misafir kapıdan içeri adım attığında, ev sahibi için artık en önemli görev onun gönlünü hoş tutmak ve evdeki en güzel ikramları sunmaktır.
Gaziantepliler, “Misafir aç girer ama tok çıkar” sözünü sadece bir ifade olarak değil, bir yaşam ilkesi olarak benimser.
Evde ne varsa misafire ikram edilir; yemek hazır değilse bile ev sahibi kısa sürede sofra kurar.
Komşudan yardım istenir, taze pişmiş ekmek, reçel ya da evdeki son tatlı bile misafir için sunulur. Çünkü Gaziantep’te “sofrayı paylaşmak” geçmişten bugüne saygı ve sevgi göstergesidir.
İkramda Sınır Yok: “Biraz Da Şunu Ye” Israrı
Gazianteplilerin misafire yaklaşımı sadece ikramla sınırlı kalmaz, ısrar kültürüyle devam eder. Sofrada bir tabak boş kaldığında, ev sahibinin ilk cümlesi genellikle “Az yedin, biraz da şundan al” olur.
Yemeğe ısrar, bu şehirde sadece cömertlik değil, aynı zamanda misafirin memnuniyetini önemsemenin bir ifadesidir.
Antep mutfağının zenginliğiyle birleşen bu gelenek, misafirin “tokum” demesine rağmen yeni tabakların sofraya gelmesiyle sürer.
Ev sahibinin amacı, misafiri yalnızca doyurmak değil, aynı zamanda gönlünü de doyurmaktır.
Geçmişten Bugüne Değişmeyen Bir Gelenek
Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan Gaziantep, yüzyıllar boyunca birçok kültürün kesişim noktası oldu. Bu durum, şehrin misafir ağırlama kültürünü daha da derinleştirdi.
Geçmişte kervansaraylarda, hanlarda ve köy evlerinde başlayan misafir ağırlama anlayışı, bugün de modern kent yaşamında aynı sıcaklıkla sürdürülüyor.
Eskiden uzun yolculuk yapan tüccarlar ve seyyahlar, Antep’te dinlenmek için bir kapı çaldıklarında, karşılarında her zaman açık bir sofra bulurdu. Bu gelenek, bugün hâlâ şehirde “misafir baş tacıdır” sözüyle yaşatılıyor.
Gaziantep’te Misafirperverlik Bir Miras Gibi Aktarılıyor
Gaziantepliler için misafire gösterilen ilgi, sadece bireysel bir nezaket değil; aileden aileye, kuşaktan kuşağa aktarılan bir mirastır.
Evde çocuklara küçüklükten itibaren misafire nasıl davranılacağı öğretilir. Misafire çay ikram etmek, sofrada suyu uzatmak, “afiyet olsun” demek; bu kültürün küçük ama anlamlı parçalarıdır.
Modern şehir yaşamı hızla değişse de, Gaziantep’te misafirperverlik geleneği hâlâ aynı samimiyetle sürüyor.