Gaziantep’in Oğuzeli ilçesi Gündoğan Mahallesi yakınlarında yer alan Tilbaşar Höyüğü, binlerce yıllık tarihiyle bölgenin en önemli arkeolojik alanlarından biri olma özelliğini taşıyor.
Fırat Nehri’nin batı kollarından Sacır Suyu’nun suladığı verimli ova üzerinde konumlanan Tilbaşar, Mezopotamya, Suriye, Akdeniz kıyıları ve Anadolu içlerine uzanan eski ticaret yollarının kesişim noktalarında yer alıyor. Bu nedenle, höyük hem stratejik hem de kültürel açıdan büyük önem taşıyor.
İlk sistemli kazılar 1995 yılında Gaziantep Müzesi Müdürlüğü ve Prof. Dr. C. Kepinski yönetiminde başlatıldı ve 2006 yılına kadar kesintili olarak devam etti.
9 yıl aradan sonra, Doğanpınar Barajı Projesi kapsamında baraj suyu etki alanında kalacak kültür varlıklarının korunması amacıyla çalışmalar yeniden başladı. 2015-2018 yılları arasında Gaziantep Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Doç. Dr. Elif Genç’in bilimsel danışmanlığında yürütülen kazılar, bölgenin tarihine ışık tutacak pek çok bulguyu gün yüzüne çıkardı.
Tilbaşar Höyüğü’nün Tarihi ve Coğrafi Önemi
Tilbaşar, Orta Çağ’da “Tel-Bâşir” ve Haçlı kaynaklarında “Turbessel” adıyla bilinen, üzerinde Orta Çağ kalesi bulunan yüksek bir höyük ile çevresindeki iki aşağı şehirden oluşuyor. Höyük 40 metre yüksekliğinde ve 6 hektar genişliğinde olup, toplamda 56 hektarlık iskân alanıyla bölgenin en büyük yerleşimlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Höyük, Neolitik Dönem’in sonlarından Orta Çağ’a kadar kesintisiz bir yerleşim geçmişine sahip. Yapılan kazılar, M.Ö. 4. binyıldan itibaren Halaf ve Ubeyd dönemlerinde iskân edildiğine dair seramik buluntularını ortaya koydu. Erken Tunç Çağı boyunca (M.Ö. 3100-2700) yerleşim sadece merkez höyükle sınırlıydı, ancak zamanla kuzey ve güneydeki aşağı şehirler de iskân edilmeye başlandı.
Tilbaşar Höyüğü’nde Kazı Çalışmaları ve Ortaya Çıkan Bulgular
2015 yılında başlayan ve Çukurova Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından yürütülen kazılar, höyükte M.Ö. 3. binyılın farklı dönemlerine ait yerleşim tabakalarını ortaya çıkardı.
2017 kazılarında Orta Çağ’a tarihlenen 456 mezar gün yüzüne çıkarıldı; bunların 385’i 2015-2016 yıllarında bulundu. Mezarlardan çoğu erken Bizans Dönemi’ne (MS 12.-13. yy) tarihleniyor.
Tilbaşar’da yapılan kazılar, kent sakinlerinin yalnızca tarımla değil, dokumacılık, madencilik, el sanatları ve ticaretle de uğraştığını gösteriyor.
M.Ö. 3. binyılın sonlarında yerleşimde yaşanan yangın ve siyasi istikrarsızlık, kentte geçici terk edilen alanlara yol açtı.
Tilbaşar Höyüğü’nde Son Yapılan Kazı Çalışmaları
En son Kültür ve Turizm Müdür Vekili Mehmet Aykanat, Ocak ayında başlayan kazıda yerli ve yabancı 17 bilim insanı ve arkeoloji öğrencisinin görev aldığını belirtti. Aykanat, “Kazıya, Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdür Vekili Fatma Bulgan başkanlık ediyor. Çalışmaları, Fransız Arkeolog Dr. Christine Kepinski-Lecomte ve 13 kişilik ekibi yürütüyor. Kazıda, müzemizden Arkeolog Ahmet Beyazlar, Müze Araştırmacısı Taner Atalay ve Arkeolog Dr. Burhan Balcıoğlu görev alıyor” dedi.
Tilbaşar’ın Stratejik Önemi
Orta Çağ’da Tilbaşar, yüksek kaleleri ve ticaret yollarının kavşağındaki konumuyla askeri açıdan kritik bir merkezdi. Haçlı Kontluklar ile Müslüman Emirlikler arasındaki çatışmalarda önemli bir üs olarak kullanıldı. Tarihi belgeler, kentin savunma ve stratejik açıdan değerini gözler önüne seriyor.
Kazılar, hem bölgenin tarihî zenginliğini hem de antik ve ortaçağ dönemlerindeki yaşam biçimini aydınlatmaya devam ediyor. Tilbaşar Höyüğü, binlerce yıllık geçmişiyle Gaziantep’in kültürel ve arkeolojik mirasının vazgeçilmez bir parçası olmayı sürdürüyor.