Tarihi İpek Yolu’nun önemli duraklarından biri olan Gaziantep, yalnızca mutfağıyla değil; el sanatları, mimarisi ve kültürel değerleriyle de Anadolu’nun en zengin şehirlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Kutnu kumaşı, Antep işi işlemeleri, telkari ustalığı, asırlık camileri ve yaşayan gelenekleriyle kent, ziyaretçilerine adeta bir açık hava müzesi deneyimi sunuyor.
Kutnu Kumaşı: İpekle pamuğun dansı
Gaziantep’in simgelerinden biri olan kutnu kumaşı, Osmanlı’dan günümüze taşınan bir miras. İpek ve pamuk ipliğinin birleşiminden dokunan kutnu, renkli çizgileri ve parlak dokusuyla saraylarda kullanılan değerli bir kumaş türüydü. Günümüzde Gaziantep’te hâlâ geleneksel tezgâhlarda üretiliyor ve hem yerel halkın hem de tasarımcıların ilgisini çekiyor. 2020’de coğrafi işaret olarak tescillenen kutnu, kentin en güçlü kültürel sembollerinden biri.
Antep İşi: Nakışın en zarif hâli
Gaziantep kültürünün önemli bir parçası olan Antep işi, beyaz tülbent ya da ince kumaşlar üzerine iplik çekilerek yapılan zarif bir nakış tekniği. Çeyizlerde, masa örtülerinde ve kıyafetlerde kullanılan bu sanat, sabır ve estetik anlayışın birleşiminden doğuyor. UNESCO tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras” listesine önerilen Antep işi, Gaziantep’in el emeği geleneğinin en nadide örneklerinden biri.
Telkari: Gümüşün ince işlenmiş hâli
Telkari sanatı, Gaziantep’te gümüşün ince teller hâline getirilip işlenmesiyle ortaya çıkan bir zanaat. Takılarda, kemerlerde ve süs eşyalarında kullanılan bu geleneksel sanat dalı, Osmanlı’dan günümüze uzanıyor. Kentte hâlâ birkaç usta, telkariyi atölyelerinde üretmeye devam ediyor ve genç çıraklara öğretiyor.
Tarihi camiler: Taşın diliyle ibadet
Gaziantep’in merkezinde yükselen Ömeriye Camii, Alaüddevle Camii, Boyacı Camii ve Tahtani Camii yüzyıllar boyunca ayakta kalmayı başarmış önemli ibadet mekânlarıdır. Kesme taş işçiliği, mihrap ve minber süslemeleriyle öne çıkan bu camiler, kentin yalnızca dini değil; sosyal ve kültürel hayatının da merkezleri olmuştur.
Mutfak kültürü: UNESCO tescilli lezzetler
Gaziantep, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağına gastronomi alanında Türkiye’den giren ilk şehir oldu (2015). Dünyaca ünlü Antep baklavası, Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaret tescili alan ilk Türk ürünü olma özelliğine sahip. Bunun yanı sıra beyran çorbası, katmer, lahmacun, içli köfte, yuvalama ve yüzlerce çeşit yemek, kentin zengin mutfak kültürünü oluşturuyor. Geleneksel yemeklerin çoğu hâlen taş fırınlarda, bakır tencerelerde ve el emeğiyle hazırlanıyor.
Kültürel değerler: Yaşayan miras
Gaziantep’in hanları, hamamları, sokakları ve çarşıları da geçmişin izlerini bugüne taşıyor. Bakırcılar Çarşısı, ustaların çekiç sesleriyle hâlâ hayat buluyor. Gaziantep Kalesi, kentin tarih boyunca stratejik önemini gösterirken; Zeugma Mozaik Müzesi, dünyaca ünlü mozaikleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Ayrıca kentin köklü mahalle kültürü, bayram gelenekleri ve el sanatları hâlen canlı şekilde yaşatılıyor.
UNESCO mirası: Somut ve somut olmayan değerler
Gaziantep yalnızca mutfağıyla değil; el sanatları ve kültürel mirasıyla da UNESCO’nun dikkatini çeken bir şehir. UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na girmesinin ardından kent, hem gastronomi hem de kültürel mirasın korunması konusunda dünya çapında örnek gösteriliyor. Antep işi nakışı, kutnu kumaşı ve bakırcılık, kentin “yaşayan insan hazineleri” listesine aday gösterilen zanaatlar arasında.
Binlerce yıllık mirasın kalbi
Gaziantep, tarih boyunca Hititlerden Osmanlı’ya birçok medeniyete ev sahipliği yapmış; bugün ise hem geleneksel değerlerini hem de modern yaşamın dinamiklerini bir arada yaşatıyor.
Gaziantep el sanatlarıyla, camileriyle, mutfağıyla ve kültürel mirasıyla, yalnızca bir şehir değil; binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini taşıyan yaşayan bir kültür merkezi.