Hukukçular, "Anahtarı teslim etmeden kiracılık sona ermez" prensibine dikkat çekiyor. Özellikle yüksek kira bedelleri nedeniyle evi boşaltan kiracıların, anahtarları mülk sahibine teslim ettiklerini belgelendirmeleri gerektiği belirtiliyor.

Kiracı taşınma işlemini tamamlamış olsa dahi, anahtarları teslim etmeden mülk üzerindeki hak ve yükümlülüklerinin devam ettiğine vurgu yapılıyor.

Uzun yıllar boyunca kiracılık yapan M.K., evini tahliye ettikten sonra anahtarları mülk sahibine teslim ettiğini kanıtlayamadığı için büyük bir şok yaşadı. Kiracı, ev sahibinin 11 aylık kira bedelini talep eden icra takibi başlattığını öğrenince hukuki yollara başvurdu.

Kiracı, kira bedellerinin ödenmediği iddiasına karşılık, kira sözleşmesine uygun olarak tahliye edildiğini ve kira bedellerinin zamanında ödendiğini belirtti.

Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar verdi. Kararı temyiz eden kiracının itirazı Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından değerlendirildi ve mahkeme kararı bozuldu. Yeniden yapılan yargılamada mahkeme ilk kararında direndi.

Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar verdi. Kararı temyiz eden kiracının itirazı Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından değerlendirildi ve mahkeme kararı bozuldu. Yeniden yapılan yargılamada mahkeme ilk kararında direndi.

Davalı kiracının temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda, "Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi hâlinde, kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü kiracıya aittir" denildi.

Kiracı bu iddiasını, İcra ve İflas Kanunu’nun 269/c maddesinin 1. fıkrasında belirtilen belgelerle kanıtlamak zorundadır. Kiracı, tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar edilecektir.

Anahtarın teslim edildiği, borçlu tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerle ispatlanamadığından, alacaklı tarafından bildirilen tarihin tahliye tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

Bu nedenle, direnme kararının açıklanan gerekçelerle bozulması gerektiği belirtilmiştir.