Amortisman süresinin kısalması ve kira fiyatlarındaki artış, konutu yeniden güvenli liman haline getirdi.

Tek başına konut alacak birikimi olmayanlar ise çözümü ortak alımda buldu. 2-3 kişi bir araya gelerek ev satın alıyor, uygun zamanda satarak elde edilen kârı paylaşıyor.

Yeni Model Yatırım: Ortak Konut Alımı

Hürriyet’ten Gülistan Alagöz’ün haberine göre, yeterli peşinatı olmayan ancak yatırım fırsatını değerlendirmek isteyenler son dönemde ortak alım modeline yöneliyor.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Gayrimenkul Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Hakan Akdoğan, “Ortak gayrimenkul alımı geçmişte de bilinen bir yöntemdi ancak günümüz koşulları bu modeli yeniden popüler hale getirdi” diyor.

Akdoğan, “Geçen yılın ikinci yarısından bu yana konut satışları canlı. Fiyatların reel anlamda gerilemesi, yatırımcı tarafında ‘fiyatlar dip yaptı, artacak’ beklentisini doğurdu.

Ayrıca kira artış sınırının kaldırılması da bu ilgiyi artırdı.

İstanbul’da amortisman süresi 25 yıldan 13-14 yıla düştü.

Bu da konutu yeniden cazip hale getirdi” ifadelerini kullandı.

Beyaz Yakalılar Ortak Alımda Önde

Akdoğan, beyaz yakalıların bu modeli daha çok benimsediğini belirterek, “Kimi zaman hem fiyat hem de peşinat-taksit yükü bir kişi için fazla geliyor.

Bu durumda arkadaşlar bir araya gelip birlikte ev alıyor. Alım genellikle inşaat halinde kampanyalı konutlardan veya pazarlıkla düşürülmüş ikinci el evlerden yapılıyor. Amaç genelde kiraya vermek değil, doğru zamanda satıp kâr elde etmek” dedi.

Ortak Alımda Risklere Dikkat

Gayrimenkul hukuku uzmanı Avukat Hikmet Güngör, ortak mülk alımının kazançlı olduğu kadar riskli de olabileceğini vurguladı. “Fiyatlar çok yükseldiği için özellikle orta gelirli gruplar tek başına yatırım yapamıyor. Bu yüzden birkaç kişi bir araya gelerek konut alımına yöneldi” diyen Güngör, şu uyarılarda bulundu:

Ortaklardan birinin maddi sıkıntıya girip satış istemesi durumunda uyuşmazlık çıkabilir.

Ortaklık bozulursa ‘ortaklığın giderilmesi davası’ açılabilir. Bu süreç tarafları uzun yıllar uğraştırabilir.

Güngör, bu risklerin önüne geçmek için taraflar arasında mutlaka yazılı bir sözleşme yapılması gerektiğini söyledi.

“Ortaklığın giderilmesi davası açılamayacağına dair taahhüt içeren bir sözleşme yapılmalı. Ortak tapu ya da sözleşme ile kimin hangi oranda hissedar olduğu, taşınmazın hangi şartlarla ve ne zaman satılacağı belirlenmeli. Böylece erken ya da düşük bedelle satışın da önüne geçilir” dedi.

Ortak alım modeli, hem yatırım fırsatı yakalamak isteyenler hem de konut piyasasındaki hareketliliğe ayak uydurmak isteyenler için yeni bir yol sunarken; tarafların hukuki olarak kendilerini güvence altına almaları büyük önem taşıyor.