Son bir ayda kırmızı ete yaklaşık yüzde 35 zam gelirken, Gaziantep Kasaplar ve Celepciler Odası Başkanı Bekir Özsert, et fiyatlarındaki artışa ilişkin kamuoyunda oluşan tartışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Özsert, özellikle “ete zam” algısının yanlış bir noktaya odaklandığını belirterek, fiyat artışlarının kasap esnafından kaynaklanmadığını belirtti. Özsert, “Zamların nedeni kasap esnafı değildir. Üreticiden pahalıya almak zorunda kalıyoruz.” dedi.

Geleneksel Kebap Şişi 15 Ülkeye İhraç Ediliyor
Geleneksel Kebap Şişi 15 Ülkeye İhraç Ediliyor
İçeriği Görüntüle

Zamların Nedeni Kasap Esnafı Değil

Özsert, et fiyatlarındaki artışın kasap esnafıyla ilişkilendirilmesinin doğru olmadığını vurgulayarak, üreticiden yüksek maliyetle alım yapmak zorunda kaldıklarını belirtti. Özsert, “Zamların nedeni kasaplar değildir. Üreticiden pahalıya almak zorunda kalıyoruz. Zamlara kasap esnafı olarak hiçbir şekilde müdahale edemiyoruz. Biz isteriz ki et 400 lira, 500 lira olsun. Ancak biz eti sonuçta üreticiden alıyoruz. Bizim bir çiftliğimiz yok, ahırımız yok, devlete ait bir kurumdan et almıyoruz.” şeklinde konuştu.

Bu Konunun Temel Noktası Üreticilerdir

Bekir Özsert-1

Özsert, “Bir oda başkanı olarak bu işlere müdahale edebilme şansımız yoktur. Çünkü biz bu işin farklı bir kısmındayız. Biz, üreticilerden aldığımız ürünleri, üzerine işletme maliyetlerini koyarak kasap esnafımıza satıyoruz. Bu konunun temel noktası üreticilerdir. Biz kasaplar olarak etin zamlanmasını istemiyoruz. Ne kadar ucuza alırsak, o kadar ucuza satarız.” İfadelerine yer verdi.

"Zam Algısı" Sadece Büyükbaş İçin Geçerli

Et fiyatlarına ilişkin oluşan algının Türkiye genelindeki tüketim alışkanlıklarından kaynaklandığını belirten Özsert, “ete zam geldi” söylemi büyükbaş hayvan eti için geçerli. Bizim Antep özelinde kuzu ve koyun eti tüketildiği için kuzuda zam yoktur. Zam, yalnızca büyükbaş hayvan eti için geçerlidir.” diye konuştu.

Üretici hayvanını satmak istemiyor

Büyükbaş hayvan tedarikinde yaşanan sıkıntıya da değinen Özsert, “Yaklaşık 10 gün öncesine kadar kimse büyükbaş hayvanını satmıyordu. Çünkü sattığında yerine koyacak hayvan bulamıyordu. Üretici, “Biraz daha bekleyelim, fiyatlar yükselirse belki zararımın bir kısmını telafi ederim” diye düşünüyordu. Ancak hayvan, yağ ya da bakliyat gibi değildir. Zamanı geldiğinde, fiyatına bakılmaksızın kesime gitmek zorundadır. Büyüdükten sonra artık kesime gitmesi gerekir.” dedi.

Kırmızı Et 3

Denetim olmadan gıda güvenliği olmaz

Gıda güvenliği konusunda en önemli unsurun denetim olduğunu vurgulayan Özsert, “Gıda güvenliği konusunda yapılacak tek şey denetimdir. Denetim. Denetim. Tek yol budur. Birçok kasabın odaya kaydı yoktur. Bir düzenek kurarak tavuk taşlığını et diye satanlar vardır. Tavuk taşlığı tek başına satıldığında sorun değildir; ancak vatandaşa et diye satılması yanlıştır. Tavuk taşlığının kilosu 70 lira, etin toptan kilosu ise 650–700 lira civarındadır. İnsanlar ucuz et aldığını zannederken aslında tavuk taşlığı almaktadır.” şeklinde konuştu.

Şap Hastalığı Hayvancılığı Vurdu

Özsert, “Büyükbaş hayvandaki sıkıntı, geçtiğimiz dönemde yaşanan şap hastalığı nedeniyle hayvanların telef olmasından kaynaklanmaktadır. Şap hastalığı, Türkiye’yi sarsan bir konudur. O yüzden büyükbaş hayvan ithal edilmektedir. Hastalık zayıf olan hayvanlar öldürürken Küçükbaşta ise doğumla ilgili hayvanların buzağıları düşmüş, düşükler yaşanmıştır. İnekler kesilmiştir. İnekler kesilince buzağılar yetişmemiştir. Bu nedenle büyükbaş hayvancılıkta ciddi bir sıkıntı yaşanmaktadır.” diye konuştu.

Kaynak: Hatice Zengin