2025 yılının sonlarına yaklaşırken Türkiye’de kadına yönelik şiddet davalarında uygulanan ceza indirimleri, kamuoyunun ve yasama organlarının yeniden gündemine geldi. Meclis’e sunulan yeni yasa teklifinde, “iyi hal indirimi” yalnızca failin somut pişmanlık göstermesi durumunda uygulanabilecek. Bu düzenleme, kadın hakları savunucuları tarafından “gecikmiş ama önemli bir adım” olarak değerlendirilirken, bazı hukukçular uygulamada belirsizlik yaratabileceği görüşünü dile getiriyor.
“İyi Hal” İndirimi Pişmanlık Şartına Bağlanıyor
Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesinde yer alan “takdiri indirim” hükmü, mevcut durumda failin yargılama sürecindeki davranışlarına göre uygulanabiliyor. Yeni yasa teklifine göre bu indirim, yalnızca failin fiilden sonraki süreçte pişmanlık gösterdiği somut davranışlarla sınırlanacak. Bu değişiklik, özellikle kadın cinayetlerinde verilen indirimli cezaların kamu vicdanını yaraladığı örnekler sonrası gündeme geldi.
Israrlı Takip İlk Kez Suç Sayılacak
Teklifte yer alan bir diğer önemli düzenleme ise “ısrarlı takip” suçunun Ceza Kanunu’na müstakil bir madde olarak eklenmesi. Fiziksel ya da dijital yollarla bir kişiye yönelik sürekli takip, tehdit ve huzursuzluk yaratma eylemleri artık 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecek. Suçun çocuğa, eski eşe veya uzaklaştırma kararı alınmış kişiye karşı işlenmesi hâlinde ceza 3 yıla kadar çıkabilecek.
Kadın Örgütlerinden Tepki ve Talepler
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, yasa teklifinde olumlu yönler bulunduğunu ancak hâlen eksiklikler içerdiğini belirtti. Güllü, “Kadına karşı işlenen suçlarda indirim değil, caydırıcılık esas alınmalı. Öldürmenin pişmanlığı olmaz,” diyerek ceza indirimlerinin tamamen kaldırılması gerektiğini savundu.
2025 Faaliyet Planında Hukuki Gözden Geçirme Vurgusu
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın koordinasyonunda hazırlanan “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2025 Yılı Faaliyet Planı”nda, mevzuatın etkin uygulanması ve mağdurların adalete erişiminin güçlendirilmesi temel hedefler arasında yer alıyor. Plan kapsamında Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlarla iş birliği içinde koruyucu ve önleyici hizmetlerin yaygınlaştırılması amaçlanıyor.