Gündelik hayatta sıkça kullanılan “Araf” kelimesi, Arapça kökenli olup İslam dininde önemli bir kavram olarak yer alır. Kur’an-ı Kerim’in yedinci suresi olan A’râf Suresi, adını bu kelimeden almıştır. Tefsirlerde Araf, cennetle cehennem arasındaki yüksek bir bölge olarak tanımlanır. Bazı yorumlara göre bu yer, sırat köprüsü üzerinde Uhud Dağı’na benzer bir konumda bulunur. Genel kabul gören görüşe göre ise Araf, cennetle cehennemi birbirinden ayıran surun yüksek kısmının adıdır.

Gaziantep’te Spor Yatırımları Hız Kazandı
Gaziantep’te Spor Yatırımları Hız Kazandı
İçeriği Görüntüle

Ashabü’l Araf kimdir?

“Araf ehli” anlamına gelen Ashabü’l Araf, Kur’an’da cennetle cehennem arasında bulunan kimseleri ifade eder. Müfessirler bu konuda farklı yorumlar getirmiştir. Rivayetlerde öne çıkan dört temel görüş şu şekildedir:

İyi ve kötü amelleri eşit olan müminler: Bu kişiler başlangıçta ne cennete ne cehenneme konulacak, bir süre Araf’ta bekledikten sonra Allah’ın lütfuyla cennete alınacaktır. Tefsir âlimlerinin büyük bölümü bu görüşü benimser.

Müminlerle kâfirleri yüzlerinden tanıyan melekler.

Cennet ve cehennem ehli hakkında şahitlik eden peygamberler, şehitler ve âlimler. Bu görüşü benimseyenler arasında Hasan-ı Basri ve Fahreddin er-Razi de yer alır.

Ne cenneti ne de cehennemi hak eden kişiler. Peygamber tebliğini duymadan ölenler (fetret ehli), küçük yaşta ölen müşrik çocukları veya gayri meşru evlilikten doğan çocuklar bu gruba dahil edilmiştir.

Bu yorumlar arasında, iyi ve kötü amelleri eşit olan müminlerin Araf’ta bekleyeceği yönündeki birinci görüş, ayetler ve sahabe sözleriyle daha güçlü biçimde desteklenmiştir.

Arafta kalmak ne anlama gelir?

Dilimizde “arada kalmak” veya “kararsız olmak” anlamında kullanılan “Arafta kalmak”, dini anlamda da benzer bir durumu ifade eder. Tefsirlere göre Araf, iyilerle kötüler arasında, ne tamamen kurtulmuş ne de tamamen helak olmuş kimselerin bulunduğu geçici bir bekleme yeridir. Bu kişiler, Allah’ın affı ve rahmetiyle sonunda cennete alınacak müminlerdir.

Kur’an-ı Kerim’de Araf kelimesi

Araf kelimesi, Kur’an-ı Kerim’de üç yerde geçer:

A’râf Suresi 46. Ayet – Cennet ve cehennem arasındaki perdeyi, Araf’taki kişilerin durumunu anlatır.

A’râf Suresi 47. Ayet – Araf ehlinin cennetliklere seslenişi konu edilir.

A’râf Suresi 48. Ayet – Araf ehlinin cehennem ehline hitabı yer alır.

Sonuç olarak, Araf, hem dilde hem de dini literatürde “iki taraf arasında kalan” anlamını taşır. Kur’an’daki tefsirlerde ise bu kavram, Allah’ın adaletinin ve merhametinin bir tecellisi olarak, amelleri eşit olan müminlerin geçici olarak bekletildiği manevi bir ara makam şeklinde yorumlanır.

Muhabir: Hatice Zengin